Kentin ulaşım sistemi dağıldı.
- The city's transportation system disintegrated.
Modern iletişim ve ulaşım sistemleri sayesinde dünya küçülüyor.
- Because of modern communication and transportation systems, the world is getting smaller.
Toplu taşıma sistemi saat gibi çalışır.
- The public transportation system runs like clockwork.
Toplu taşıma aracı ile oraya gitmek can sıkıcı.
- It's a pain in the neck to get there by public transportation.
Taşımacılık araçlarımız yok.
- We have no means of transportation.
O, Nancy ile özel olarak konuşmanın bir yolunu buldu.
- He contrived a means of speaking to Nancy privately.