Tom'un daha fazla sabuna ihtiyacı yok. Mary ona bir ömür boyu yetecek kadar sabun verdi.
- Tom doesn't need any more soap. Mary gave him enough to last a lifetime.
Bir insana bir balık verirsen onu bir gün beslersin. Bir insana balık tutmayı öğretirsen onu ömür boyu beslersin.
- Give a man a fish and you feed him for a day. Teach a man to fish and you feed him for a lifetime.
Hayatının rüyası sonunda gerçek oldu.
- Her dream of a lifetime finally came true.
Ay ve güneş mükemmel bir çizgi olduğunda buna tam tutulma denir.Bunlar çok nadirdir.Çoğu kişi hayatları boyunca bir tane görür.
- When the Moon and Sun are in a perfect line, it is called a total eclipse. These are very rare. Most people only see one in their lifetime.
Bir insana bir balık verirsen onu bir gün beslersin. Bir insana balık tutmayı öğretirsen onu ömür boyu beslersin.
- Give a man a fish and you feed him for a day. Teach a man to fish and you feed him for a lifetime.
Bu bir ömür boyu şanstır.
- This is the chance of a lifetime.
Bilirsin çok şanslısın! Böyle bir şey bir ömür boyu sadece bir kez olur.
- You're very lucky you know! A such thing happen only once in a lifetime.
Bu bir ömür boyu şanstır.
- This is the chance of a lifetime.
Bu, bir ömür boyu süren fırsattır.
- This is the opportunity of a lifetime.
... billion, seven billion plus in not very long period of time. ...
... America. It's been growing about 12 percent per year over a long period of time. I want ...