İsa, Galilee Denizi boyunca geçerken, Simon ve kardeşi Andrew'in göle bir ağ attıklarını gördü.
- As Jesus passed along the Sea of Galilee, he saw Simon and his brother Andrew casting a net into the lake.
Amcamın cadde boyunca bir mağazası var.
- My uncle has a store along the street.
Onlar uzun süredir burada yaşıyor.
- They have lived here for a long time.
Büyükannemi ziyaret edeli uzun zaman oldu.
- It's been a long time since I visited my grandmother.
Kamerayı yanına almayı unutma.
- Don't forget to take along the camera.
O kışın bitmesini epeydir özledi.
- He longed for the winter to be over.
Bunu epeydir yapmak istiyordum.
- I've been wanting to do that for a long time.
Büyük babam uzun bir hayat yaşadı.
- My grandfather lived a long life.
Büyükannemi ziyaret edeli uzun zaman oldu.
- It's been a long time since I visited my grandmother.
Uzun zamandır oraya gitmek istemektesin, değil mi?
- You have wanted to go there for a long time, haven't you?
Oda uzun süredir boş.
- The room has been empty for a long time.
Tom uzun süredir Boston'da yaşamaktadır.
- Tom has lived in Boston for a long time.
Köpeğimi yanımda getireceğim böylece onunla tanışabilirsin. Ne! Buraya hayvan getirmeye yeltenme!
- I'll bring my dog along, so you can meet him. What?! Don't you dare bring that animal here!
Tom'u kim buraya davet etti?
- Who invited Tom along?
Kalabalık ile birlikte gidin.
- Go along with the crowd.
Benim Japon öğretmenim fiil çekimlerini hatırlamamıza yardımcı olan bir şarkı kullanırdı. Hiç kimse gerçekten birlikte söylemezdi.
- My Japanese teacher used to use a song to help us remember verb conjugations. No one really sang along.
Güzel, gece çok uzun, değil mi?
- Well, the night is quite long, isn't it?
O, çok uzun konuşmayacağını söyleyerek başladı.
- He began by saying that he would not speak very long.
Tom uzun bir zaman için Fransızca konuşmayı öğrenmeyi deniyordu.
- Tom has been trying to learn to speak French for a long time.
Tom'a Mary'yi yanında getirmesini söyle.
- Tell Tom to bring Mary along.
Akşam yemeğinden sonra, gitarını yanında getir ve biz şarkı söyleyeceğiz.
- After dinner, bring your guitar along and we'll sing.
Ben, o filmi uzun zaman önce izledim.
- I have seen that film long ago.
Büyükannemi ziyaret edeli uzun zaman oldu.
- It's been a long time since I visited my grandmother.
Tom uzun zamandır bir öğretmen değil.
- Tom hasn't been a teacher long.
Tom uzun zamandır bir mektup yazmadı.
- Tom hasn't written a letter in a long time.
Köprü ne kadar uzunluktadır?
- How long is the bridge?
Golden Gate Bridge ne kadar uzunluktadır?
- How long is the Golden Gate Bridge?
Tokyo'nun yanı sıra Osaka bir ticaret merkezidir.
- Along with Tokyo, Osaka is a center of commerce.
Onun yakında geleceğinden eminim.
- I'm sure he'll be along soon.
Yaşlı kadın gitti ve yakında Prenses ile birlikte geri döndü.
- The old woman went, and soon returned along with the Princess.
Bunu çoktandır yapmak istiyorum.
- I've been wanting to do that for a long time.
Yollarını kaybettiler, yoksa çoktan varmış olurlardı.
- They lost their way; otherwise, they would have arrived long ago.
Uzun süre önce o filmi izledim.
- I have seen that film long ago.
Oda uzun süredir boş.
- The room has been empty for a long time.
Elektronik sigaralar, tütüne karşı sağlıklı bir alternatif olarak teşvik ediliyor ama sağlık otoriteleri, kullanıcılar üzerindeki uzun vadeli etkilerine dikkat çekiyor.
- E-cigarettes are being promoted as a healthy alternative to tobacco cigarettes, but health authorities are concerned about the long-term health effects on users.
Bu uzun vadeli olacak.
- This is going to be long.
Tom uzun sessizliği bozdu.
- Tom broke the long silence.
Onlar birbirlerine özlemle baktılar.
- They stared longingly at each other.
Dünya barışının özlemini çekiyoruz.
- We are longing for world peace.
They were waiting for me in the drawing-room, which is a very large room, stretching along the entire front of the house, with three long windows reaching down to the floor.
Don't stop here. Just move along.
I stay too long: but here my father comes.
The Rabbit sighed. He thought it would be a long time before this magic called Real happened to him. He longed to become Real, to know what it felt like; and yet the idea of growing shabby and losing his eyes and whiskers was rather sad.
Every uptick made the longs cheer.
It's a long way from the Earth to the Moon.
He threw the ball long.
How long is it until the next bus arrives?.
The pyramids of Egypt have been around for a long time.
I haven't heard that joke in ages.
- I haven't heard that joke in a long time.
It's been quite ages since we last met.
- It's been a long time since we last saw each other.
... lt doesn't take long after the disappearance of the dinosaurs ...
... So I guess in my very long term worldview, 50 years from ...