Boğayı boynuzlarıyla satın almalısın.
- You must take the bull by the horns.
General boğayı boynuzlarından tuttu ordusunu felaketten kurtardı.
- The general took the bull by the horns and saved his army from disaster.
Yalan söylemek yanlıştır.
- It is wrong to tell lies.
Yalan söylemek yanlıştır.
- To tell a lie is wrong.
Yalan söyledim. Lütfen affet.
- I lied. Please forgive.
O, yalan söylediğini itiraf etti.
- He made an admission that he had lied.
Şehir Londra'nın doğusuna uzanmaktadır.
- The city lies east of London.
Tom bütün gün yatakta uzanmaktan başka bir şey yapmadı.
- Tom did nothing but lie in bed all day.
Ben yatmak istiyorum.
- I'd like to lie down.
Ben birkaç dakika için yatmak istiyorum.
- I'd like to lie down for a few minutes.
Konumunu yitirdi çünkü yalan söylemekten kaçınmıştı.
- He lost his position just because he refused to tell a lie.
Yalan söylemek iyi değildir.
- It is not good to tell a lie.
Yalan söylemek yanlıştır.
- It is wrong to tell a lie.
Ne diye sana yalan söylemek durumunda kalayım ki?
- What reason could I possibly have to lie to you?
Ayılar uyuduğunda ya da uzandığında onların duruşları ısıdan kurtulmak ya da onu korumak isteyip istemediklerine bağlıdır.
- When bears sleep or lie down, their postures depend on whether they want to get rid of heat or conserve it.
Ada Japonya'nın batısına doğru uzanır.
- The island lies to the west of Japan.
Çocukken çimin üstünde sırtüstü uzanır beyaz bulutlara bakardım.
- As a boy, I used to lie on my back on the grass and look at white clouds.
Şehir bir dağın eteğinde yer almaktadır.
- This city lies at the base of a mountain.
Alman Alpleri'nde ağaçların bittiği yer yaklaşık 1800 metre yükseklikte yer almaktadır.
- The treeline in the German alps lies at an elevation of about 1800 meters.
Our uninquiring corpses lie more low / Than our life's curiosity doth go.
... The clues lie in these symbols. ...
... a fervent defender of the RIAA and the MPAA. This has all been just a big lie, he says, ...