Benim bahçemdeki yabani otları çekmek için bir alete ihtiyacım var.
- I need a tool for pulling weeds in my garden.
Tom tetiği çekmek için kendini ikna edemedi.
- Tom couldn't bring himself to pull the trigger.
Benim bahçemdeki yabani otları çekmek için bir alete ihtiyacım var.
- I need a tool for pulling weeds in my garden.
O, oğlunun kulağını çekti.
- He pulled his son by the ear.
Otobüs şoförü, Tom'un bilet ücreti için elli dolar uzatmasından etkilenmedi.
- The bus driver was not impressed when Tom pulled out a $50 note to pay his fare.
As Blunt had said, the burning ship lay a good twelve miles from the Malabar, and the pull was a long and a weary one. Once fairly away from the protecting sides of the vessel that had borne them thus far on their dismal journey, the adventurers seemed to have come into a new atmosphere.