Becerisine güveniyor.
- He has confidence in his ability.
Sosyal medya gençlerin sözel iletişim becerilerini kısıtlıyor olabilir.
- Social media may be inhibiting the ability of young people to communicate verbally.
Kız müzikal yetenekten yoksundu.
- The girl lacked musical ability.
Yetenek farkını onlara gösterdim.
- I showed them the difference of ability.
Tom kesinlikle patron olma kabiliyetine sahip.
- Tom definitely has the ability to be the boss.
Herkes kendi kabiliyetine göre çalıştı.
- Everyone worked according to one's ability.
Zayıflığı gösterme yeteneği bir güçtür.
- The ability to show weakness is a strength.
She has an uncanny ability to defuse conflict.