Bir akarsu bulduk ve biraz yüzdük.
- We found a stream and swam a little bit.
Tom akarsuyu birkaç kilometre izledi.
- Tom followed the stream for a couple of kilometers.
Bu yeni fikirlerin bir akışını getiren bir şeydi.
- It was something which brought a stream of new ideas.
Trafik akışında bir kesinti yoktu.
- There was no gap in the stream of traffic.
Bir dere göle akmaktadır.
- A stream flows into the lake.
Tekne akıntıyla sürüklendi.
- The boat drifted down the stream.
Akıntıya karşı çabalamak cesaret gerektirir.
- To strive against the stream requires courage.