İki öğrenci arasında fikirlerde büyük bir uçurum vardır.
- There is a wide gap in the opinions between the two students.
Zengin ve yoksul arasındaki uçurum daha da genişliyor.
- The gap between rich and poor is getting wider.
Onlar arasındaki aralık daraldı.
- The gap between them has narrowed.
Kedi çitteki bir boşluktan geçti.
- The cat went through a gap in the fence.
Matematik bilgimde birçok boşluklarım var.
- There's a lot of gaps in my knowledge of math.
Onlar arasındaki aralık daraldı.
- The gap between them has narrowed.
Onlar arasında kuşak farkı var.
- There is a generation gap between them.
Onlar arasında kuşak farkı var.
- There is a generation gap between them.
Toplum büyük bir yaş farkı olan insanlar arasında ilişkiyi teşvik etmez.
- Society does not encourage relationships between people who have a large age gap.
Tom kapının mandalını açmaya çalışmak için açıklıktan çite ulaştı.
- Tom reached through the gap in the fence to try to unlatch the gate.
Bu geçit daralmaktadır.
- That gap is narrowing.
At Birling Gap we can stop and go have a picnic on the beach.
The exploring party went through the high gap in the mountains.
He made a gap by kicking a weak spot.
Jones doubled through the gap.
We can slip through that gap.
I gapped all the sparkplugs in my car then realized I used the wrong manual and had made them too small.
... proposed to take help to bridge the gap to where the economy is ...
... we're trying to bridge that gap with the people who know ...