O evrensel hayranlıkla ilgili bir nesne oldu.
- She became an object of universal admiration.
Şaşkınlık ve hayranlık dolu olarak ona baktım. Bir süre sonra o seslendi Aval aval bakarak orada durma!
- I looked at her full of amazement and admiration. After a while she hissed Don't stand there gawking!
Sizin gibi saygın grupların önünde konuşmak için davet edildim.
- I've been invited to speak in front of esteemed groups such as yourselves.
Sami'nin ailesi Kahire'de çok saygındı.
- Sami's family was much esteemed in Cairo.