Asya ülkelerinden sahte DVD'ler Avrupa pazarına sızdı.
- Counterfeit DVDs from Asian countries have flooded the European market.
Tom, sahte bir saat satın aldı.
- Tom bought a counterfeit watch.
Newton İngiliz parası taklitçiliğini önlemek için gelişen tekniklerde etkiliydi.
- Newton was instrumental in developing techniques to prevent counterfeiting of the English money.
Ben bir parça bagaj satın aldım.
- I bought a piece of baggage.
Bana bir parça bilgi getirdi.
- He brought me a piece of information.