Tom'un USB kabloları ile dolu bir çekmecesi var.
- Tom has a drawer full of USB cables.
Tom mutfakta bir çekmeceden bir bıçak çıkardı.
- Tom took a knife out of a drawer in the kitchen.
O, sabahtan akşama kadar çalıştı.
- He worked from morning till night.
O, sabahtan akşama kadar çalıştı.
- She worked from morning till night.
Tom çekmeceleri gözden geçirdi.
- Tom looked through the drawers.
O, mezun oluncaya kadar çok utangaçtı.
- She had been very shy till she graduated.
O oluncaya kadar onun hakkında endişelenmeyelim.
- Let's not worry about that till it happens.
Mary elbiselerini düzgünce katladı ve onları şifoniyer çekmecelerine yerleştirdi.
- Mary neatly folded her clothes and placed them in her dresser drawers.
Ben gelinceye kadar onun beklemesini iste.
- Ask him to wait till I come.
Ben gelinceye kadar onlara beklemesini söyle.
- Ask them to wait till I come.
O zamana kadar ne yaparım?
- What do I do till then?
Sadece o zamana kadar beklemek zorunda kalacağız.
- We'll just have to wait till then.
When the good lieutenant applied himself to the door, he applied himself likewise to the bell; and the drawer immediately attending, he dispatched him for a file of musqueteers and a surgeon.