Belgesel, yoksulların durumu hakkında bilinçlendirmek demektir.
- The documentary is meant to raise consciousness about the plight of the poor.
Tarihçinin rolü daha az keşfetmek ve onları çevirmek ve açıklamak yerine belgelerin kataloğunu hazırlamaktır.
- The role of the historian is less to discover and catalog documents than to interpret and explain them.
O en önemli dökümanları imzalar.
- He signs the most important documents.
Bu dökümanların ne olduğunu biliyor musun?
- Do you know what these documents are?
Tom evraklara bir göz atıyor.
- Tom is looking through the documents.
İstediğin evrakları masana koydum.
- I put the documents you requested on your desk.
Savaş suçlarını belgelemekten başka seçeneğim yoktu.
- I had no alternative but to document the war crimes.
Bir tıp doktoru olarak Tom'un parlak bir kariyeri var.
- Tom has a bright career as a medical doctor.
Benim en küçük kız kardeşim bir öğretmendir, en büyük kardeşim ise bir tıp doktorudur.
- My youngest sister is a teacher, my oldest one, a medical doctor.
Bay Tanaka bir doktor, değil mi?
- Mr Tanaka is a doctor, isn't he?
Bazı doktorlar hastalarını memnun etmek için bir şeyler söylerler.
- Some doctors say something to please their patients.
Başkan Lincoln bu belgelerin tüm beşini yazdı.
- President Lincoln wrote all five of these documents.
Belgeleri aldıktan kısa bir süre sonra öldü.
- He died soon after he received the documents.
A ship should be documented according to the directions of law.
He documented each step of the process as he did it, which was good when the investigation occurred.
... document them, and bring the perpetrators to justice. ...