Biz ve sovyetler nükleer yıkımın alışılmış tehditiyle yüz yüzeyiz ve hem kapitalizmin hem komunizmin nükleer bir savaşla mücadele etmesi olasılık dışı.
- Both we and the Soviets face the common threat of nuclear destruction and there is no likelihood that either capitalism or communism will survive a nuclear war.
O, kasabanın ikbâlini tehdit edecektir.
- It will threaten the prosperity of the town.
Darbeler siyaseti tehdit edebilir.
- Coup d'états can threaten the politics.
Birisi o politikacıyı öldürmekle tehdit etti.
- Someone made a threat to kill that politician.
Beni öldürmekle tehdit ettiler bu yüzden cüzdanımı onlara verdim.
- They threatened to kill me so I gave them up my wallet.
Tehlike artık mevcut değil.
- The threat no longer exists.
Fırtına tehlikesi var.
- There is a threat of a storm.
Kimse Tom'un gözünü korkutmadı..
- No one threatened Tom.