Tom son derece dindardı.
- Tom was extremely devout.
Tom mucizelere inanan bir dindar bir hristiyandı.
- Tom was a devout Christian who believed in miracles.
Kendinizi göreve adamak zorundasınız.
- You have to devote yourself to the task.
Hayatımı eğitime adamak istiyorum.
- I want to devote my life to education.
O, hayatını Hindistan'daki hastaları tedavi etmeye adamak istiyor.
- He intends to devote his life to curing the sick in India.
O kendini kimya çalışmasına adadı.
- He devoted himself to the study of chemistry.
devotees thronged the temple.
a devotee of classical music.