Tom son derece dindardı.
- Tom was extremely devout.
Tom ve Mary dindar Katoliktirler.
- Tom and Mary are devout Catholics.
Hayatımı eğitime adamak istiyorum.
- I want to devote my life to education.
Kendinizi göreve adamak zorundasınız.
- You have to devote yourself to the task.
O, gönüllü faaliyetine kendini adamış.
- She devoted herself to the volunteer activity.
O, hayatını Hindistan'daki hastaları tedavi etmeye adamak istiyor.
- He intends to devote his life to curing the sick in India.
devotees thronged the temple.
a devotee of classical music.