Tom'un kesinlikle buradaki şeylerin nasıl işlediği hakkında bir ipucu yok.
- Tom certainly doesn't have any clue about how things work around here.
Polis herhangi bir ipucu bulamadı.
- The police didn't find any clues.
En azından bana bir ipucu verebilirsin.
- You could at least give me a hint.
Tom ipucunu nasıl alacağını bilmiyor.
- Tom doesn't know how to take a hint.
Pilot onun bir UFO olabileceğini ima etti.
- The pilot hinted that it might be a UFO.
Tom oda için ödememiz gerektiğini ima etti.
- Tom hinted that we should pay for the room.
Smith, clue Jones in on what's been happening.
... HERE'S A CLUE: M-E. ...
... you haven't got a clue what price to offer because no one's ever bought one ...