Linda'nın hayal kırıklığı öylesine fazlaydı ki gözyaşlarına boğuldu.
- Such was Linda's disappointment that she burst into tears.
Piknik bir hayal kırıklığıydı.
- The picnic was a disappointment.
Tom da bazı hayal kırıklıkları yaşadı.
- Tom also had some disappointments.
Bir bilge bir defasında yaşamın hayal kırıklıkları dizisi olduğunu söyledi.
- A wise man once said, life is a series of disappointments.
As the disappointments crowded in — the economy, Rhodesia, strife within the trade-union movement — Wilson tried the expedient of a semi-formal inner Cabinet, or Parliamentary Committee, as he misleadingly liked to call it. — Cabinet, Hennessy, Peter, Basil Blackwell Ltd, 1990.