a broadcasting entity

listen to the pronunciation of a broadcasting entity
Английский Язык - Турецкий язык

Определение a broadcasting entity в Английский Язык Турецкий язык словарь

station
{i} terminal

Otobüs otobüs terminalindedir. - The bus is at the bus station.

Otobüs terminaline nasıl giderim? - How do I get to the bus station?

station
{i} durak

Tokyo İstasyonu üçüncü duraktır. - Tokyo Station is the third stop.

Bir sonraki durak Berlin Merkez İstasyonu - The next stop is Berlin Central Station.

station
(Tıp) stasyon
station
(Argo) büyük çiftlik
station
duralga
station
(Askeri) garnizon
station
makam
station
mevki

Bir insan bulunduğu mevkiyle yargılanmamalıdır. - A man should not be judged by his station in life.

station
{i} karakol

En yakın karakol nerede? - Where is the nearest police station?

O ona polis karakoluna gitmesini tavsiye etti. - She advised him to go to the police station.

station
{i} istasyon (araştırma kuruluşu): agricultural experiment
station
vaziyet
station
(Askeri) İSTASYON, TELSİZ İSTASYONU: Tam bir telsiz muhabere hizmetini yerine getirecek tali teçhizat ile birlikte müstakil bir alıcı veya verici cihaz ya da alıcı ve verici cihazlar düzeni. Telsiz istasyonu, devamlı veya geçici olarak gördüğü hizmete göre sınıflandırılır
station
{i} üs

Nereye giderseniz gidin, istasyonların yanında kaldırımlar üstünde bırakılmış çok sayıda bisiklet görürsünüz. - Wherever you go, you see a lot of bicycles left on sidewalks near stations.

station
ordu veya donanmanın özel bir görevle gönderildiği yer
station
bir kimsenin bulunduğu yer
station
{i} radyo, TV istasyon
station
(Tıp) Duruş, vaziyet, durum, hal
station
istasyon ra
station
(fiil) atamak, tayin etmek, görevlendirmek, yerleştirmek
Английский Язык - Английский Язык
station
a broadcasting entity

    Расстановка переносов

    a broad·cast·ing en·ti·ty

    Турецкое произношение

    ı brôdkästîng entıti

    Произношение

    /ə ˈbrôdˌkastəɴɢ ˈentətē/ /ə ˈbrɔːdˌkæstɪŋ ˈɛntətiː/
Избранное