Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

a boundary; a limit

listen to the pronunciation of a boundary; a limit
Английский Язык - Турецкий язык

Определение a boundary; a limit в Английский Язык Турецкий язык словарь

fold
kıvrım
fold
sürü
fold
{f} katla

Tom gömlek cebinden bir parça katlanmış kağıt çıkardı. - Tom took a folded piece of paper out of his shirt pocket.

Tom giysilerini katladı ve onları valizine koydu. - Tom folded his clothes and put them in his suitcase.

fold
çukur
fold
ağıl
fold
{f} bükmek
fold
batmak
fold
{i} kilise
fold
cemaat/ağıl/kat/kıvrım
fold
{f} çırpmak
fold
fold bağla/katlan/katla
fold
{i} yuva
fold
{f} çökmek
fold
katı
fold
kere
fold
katlı

Kolları katlı orada oturdu. - He sat there with his arms folded.

Tom oturma odasında oturmuş, çamaşırları katlıyordu. - Tom was sitting in the living room folding laundry.

fold
{f} ağıla kapamak
fold
{f} kapanmak
fold
misil
fold
{i} sürü (koyun)
Английский Язык - Английский Язык
fold