The fight for civil rights in the United States started in 1954, when the government said school had to be open to everyone.
- Amerika Birleşik Devletlerinde sivil haklar için mücadele 1954 yılında başladı, hükümetin herkese okul açılmak zorunda olduğunu söylediğinde.
You can't be hungry. You had a snack a few minutes ago.
- Aç olamazsın. Birkaç dakika önce abur cubur yedin.
Babies cry when they are hungry.
- Bebekler aç olduklarında ağlarlar.
I don't know why Tom doesn't want to go sailing with us next week.
- Tom'un neden gelecek hafta bizimle denize açılmak istemediğini bilmiyorum.
Who did Tom want to go sailing with?
- Tom kiminle denize açılmak istedi?
My stomach is clenched with hunger.
- Midem açlıktan yapıştı.
Some people in the world suffer from hunger.
- Dünyada bazı insanlar, açlıktan çeker.
I can describe China, especially in relation to big cities like Beijing, in one sentence - China is a country whose pace of life is both fast and leisurely.
- Ben, özellikle Pekin gibi büyük şehirler ile ilgili olarak Çin'i tek bir cümleyle açıklayabilirim. - Çin, yaşam hızı hem hızlı hem de keyifli bir ülkedir.
Fadil opened a fast-food restaurant.
- Fadil bir fast-food restoran açtı.
Tom unlocked the drawer.
- Tom çekmecenin kilidini açtı.
Tom spent fifteen minutes trying to pry open the drawer with a crowbar, but he couldn't get it opened.
- Tom çekmeceyi bir levye ile kaldırarak açmaya çalışarak on beş dakika harcadı fakat onu açamadı.
The roses are blooming early this year.
- Güller bu yıl erken çiçek açıyor.
Cold weather keeps many plants from blooming.
- Soğuk hava birçok bitkinin çiçek açmasını engeller.
At the inauguration ceremony a plaque was unveiled in honor of the founder.
- Açılış töreninde kurucunun şerefine bir plaket verildi.
The automaker will unveil its new line of sports cars tomorrow.
- Otomobil üreticisi yarın spor arabaların yeni çizgisini açıklayacak.
Tom clicked the light switch on.
- Tom lamba anahtarını açtı.
May I switch on the light?
- Işığı açabilir miyim?
The man was folding and unfolding his arms.
- Adam kollarını bağlıyordu ve açıyordu.
Tom unfolded the newspaper and started to read it.
- Tom gazeteyi açtı ve onu okumaya başladı.
Tatoeba is open source.
- Tatoeba açık kaynaklıdır.
Twitter loves open source.
- Twitter, açık kaynağı sever.
I told you not to turn on the lights.
- Sana ışıkları açmamanı söyledim.
Please turn on the radio.
- Lütfen radyoyu açar mısın?
Please forgive me for opening your letter by mistake.
- Yanlışlıkla mektubunu açtığım için lütfen beni affet.
Open an image and select an image layout. Click Open for opening an image. Click Quit for quitting the program. Image Layout feature allows you to view in any layout.
- Bir resim açın ve bir resim düzeni seçin. Bir resim açmak için Aça tıklatın. Programdan çıkmak için Çıkışı tıklatın. Resim Düzeni özelliği herhangi bir düzende göstermenize olanak tanır.
Tom seemed to be famished.
- Tom çok aç görünüyordu.
Tom said that he was famished.
- Tom Mary'nin çok aç olduğunu söyledi.
I opened the box and looked inside.
- Kutuyu açtım ve içine baktım.
The door opened automatically.
- Kapı otomatik olarak açıldı.
Tom hasn't unpacked yet.
- Tom henüz bavulunu açıp boşaltmadı.
Tom opened his suitcase and began unpacking.
- Tom valizini açtı ve boşaltmaya başladı.
We uncovered this arcane.
- Biz bu gizemi açığa çıkardık.
He who uncovers the most dies the fastest.
- Gerçekleri en çok açığa çıkaran, en çabuk ölür.
She would not disclose the secret.
- Sırrı açığa vurmazdı.
You ought not to have disclosed the secret.
- Sırrı açıklamamalıydın.
Fadil exposed his dark secret.
- Fadıl karanlık sırrını açıkladı.
Dan rejected Linda's idea to expose everything to the press.
- Dan, Linda'nın her şeyi basına açıklama fikrini reddetti.
Tom unlocked the front door.
- Tom ön kapının kilidini açtı.
Give me the keys so I can unlock the door.
- Kapıyı açabilmem için bana anahtarları ver.
Tom opened the trunk and found it empty.
- Tom bagajı açtı ve onu boş buldu.
Alcohol affects you more quickly on an empty stomach.
- Alkol sizi aç karnına daha çabuk etkiler.
It's possible that Tom doesn't know how to unclog a sink.
- Tom'un lavaboyu nasıl açacağını bilmemesi mümkündür.
I might be able to help you unclog your sink.
- Lavabonun tıkanıklığını açmana yardım edebilirim.
Tom unscrewed the cap and handed the jar to Mary.
- Tom kapağı açtı ve kavanozu Mary'ye uzattı.
Cat cafés have started opening up all over the world.
- Kedi kafeler tüm dünyada açılmaya başladı.
The opening of the country had a great influence on Japanese civilization.
- Ülkenin açılmasının Japon medeniyeti üzerinde büyük bir etkisi oldu.