Please explain the grammar of 'as may be'.
- Lütfen as may be nin dilbilgisini açıklar mısın?
He explained later how he made this decision.
- Bu kararı nasıl verdiğini daha sonra açıkladı.
I explained the reason in detail.
- Ben nedeni ayrıntılı olarak açıkladım.
I explained the accident to him.
- Ona kazayı açıkladım.
Sorry, I'm bad at explaining.
- Kusura bakma, açıklama yapma konusunda kötüyüm.
I think your problem is that you don't listen carefully when people are explaining things.
- Bence senin sorunun insanlar bir şeyler açıklarken dikkatlice dinlememen.
Professors should explain everything in detail, not be succinct and always tell students to go home and read their books.
- Profesörler, her şeyi detaylı bir şekilde açıklamalılar, kısa ve öz olmamalılar ve her zaman öğrencilere eve gitmelerini ve kitaplarını okumalarını söylemeliler.
For a professional, he gave a poor account of himself in today's game.
- Bir profesyonele göre, bugünkü oyunda kendisiyle ilgili garip bir açıklama yaptı.
I don't understand this word. Could you paraphrase it?
- Bu sözcüğü anlamıyorum. Onu açıklayabilir misin?
I just wanted to clarify that.
- Sadece onu açıklamak istedim.
I'd like to clarify that.
- Onu açıklamak istiyorum.
It would take me too much time to explain to you why it's not going to work.
- Bunun niçin işe yaramayacağını sana açıklamak çok fazla zamanımı alır.
The role of the historian is less to discover and catalog documents than to interpret and explain them.
- Tarihçinin rolü daha az keşfetmek ve onları çevirmek ve açıklamak yerine belgelerin kataloğunu hazırlamaktır.
Most languages have euphemistic expressions to describe death and dying.
- Çoğu dilde ölüm ve ölmeyi açıklamak için örtülü ifadeler vardır.
He gave an account of how he had escaped.
- O, nasıl kaçtığını açıklamak durumunda kaldı.
Some words are hard to define.
- Bazı kelimeleri açıklamak zordur.
He wants to make something clear.
- O bir şeyi açıklamak istiyor.