I like playing tennis and golf.
- Tenis ve golf oynamaktan hoşlanırım.
Please go to the playground to play.
- Oynamak için lütfen okul bahçesine gidin.
I have no friends to play with.
- Benim oynamak için hiç arkadaşım yok.
It's dangerous to play with fire.
- Ateşle oynamak tehlikelidir.
She doesn't want to play with her toys.
- Oyuncaklarıyla oynamak istemiyor.
The researchers trained monkeys to play a video game.
- Araştırmacılar bir video oyunu oynamak için maymunları eğitti.
Do you want to act in a movie?
- Filmde oynamak ister misin?
Do you like to gamble?
- Kumar oynamak ister misin?
Tom likes to gamble on horses.
- Tom atlar üzerine kumar oynamaktan hoşlanır.
Tom likes to gamble on horses.
- Tom atlar üzerine kumar oynamaktan hoşlanır.
I like to play tennis. What sport do you like to play?
- Ben tenis oynamaktan hoşlanırım. Sen hangi sporu yapmaktan hoşlanırsın?
What's your favorite sport to play?
- Oynamak için favori sporun nedir?
It is fun playing football after school.
- Okuldan sonra futbol oynamak eğlencelidir.
Do you want to play football with us?
- Bizimle futbol oynamak ister misin?
Do you guys want to play a game?
- Sizler bir oyun oynamak istiyor musunuz?
Do you want to play a game?
- Bir oyun oynamak ister misiniz?
Robert was so busy he had to turn down an invitation to play golf.
- Robert o kadar meşguldu ki golf oynamak için bir daveti geri çevirmek zorunda kaldı.
Tom didn't feel like playing golf.
- Tom'un canı golf oynamak istemiyordu.
Tom likes to gamble on horses.
- Tom atlar üzerine kumar oynamaktan hoşlanır.
Do you like to gamble?
- Kumar oynamak ister misin?
Do you like to gamble?
- Kumar oynamak ister misin?
Tom likes to gamble on horses.
- Tom atlar üzerine kumar oynamaktan hoşlanır.
A friend comes to play at our house tomorrow.
- Bir arkadaş, yarın evimizde oynamak için geliyor.
It's dangerous to play around the fire.
- Ateş etrafında oynamak tehlikelidir.
Tom is pretty good at baseball, but he isn't good enough to play on our team.
- Tom beyzbolda oldukça iyi ama takımımızda oynamak için yeterince iyi değil.
Tom is pretty good at baseball, but he's not good enough to play on our team.
- Tom beyzbolda oldukça iyi ancak takımımızda oynamak için yeterince iyi değil.