Love is seeing her in your dreams.
- Aşk onu rüyalarında görmektir.
She came to see us yesterday.
- O dün bizi görmek için geldi.
Tom noticed something on the floor and bent down to see what it was.
- Tom yerde bir şey fark etti ve ne olduğunu görmek için eğildi.
I noticed something on the floor and bent down to see what it was.
- Zeminde bir şey fark ettim ve ne olduğunu görmek için eğildim.
Everybody regards him as honest.
- Herkes onu dürüst olarak görmektedir.
The purpose of our trip is to visit friends and see some tourist spots.
- Gezimizin amacı arkadaşları ziyaret etmek ve bazı turistik noktaları görmektir.
If Kyosuke comes to visit, tell him I'm not in. I don't want to see him anymore.
- Eğer Kyosuke ziyaret etmeye gelirse, ona içeride olmadığımı söyle. Artık onu görmek istemiyorum.
I'm tired of being treated like a kid.
- Bir çocuk gibi muamele görmekten bıktım.
I don't like to see animals cruelly treated.
- Zalimce davranılan hayvanları görmek istemiyorum.
I don't want to see your faces.
- Yüzlerinizi görmek istemiyorum.
Tom doesn't want to see Mary's face ever again.
- Tom Mary'nin yüzünü asla görmek istemiyor.
Even now, I occasionally think I'd like to see you. Not the you that you are today, but the you I remember from the past.
- Şimdi bile, ara sıra seni görmek istediğimi düşünüyorum. Fakat bugünkü seni değil geçmişten hatırladığım seni.
Would you like to see a live performance of a play with me Saturday?
- Cumartesi günü benimle bir oyunun canlı performansını görmek ister misin?
Tom travels abroad to see the world.
- Tom dünyayı görmek için yurtdışına seyahat ediyor.
Fadil traveled to Cairo to see Layla.
- Fadıl, Leyla'yı görmek için Kahire'ye gitti.