I quickened my steps to catch up with her.
- Ona yetişmek için adımlarımı hızlandırdım.
I had to run to catch up with Tom.
- Tom'a yetişmek için koşmak zorunda kaldım.
Plants need sunlight to grow.
- Bitkilerin yetişmek için güneş ışığına ihtiyacı var.
I couldn't run fast enough to keep up with them.
- Onlara yetişmek için yeterince hızlı koşamadım.
I have to study hard to keep up with the other students.
- Diğer öğrencilere yetişmek için çok çalışmak zorundayım.
Tom was too short to reach the top shelf.
- Tom üst rafa yetişmek için çok kısaydı.
I had to run to catch up with Tom.
- Tom'a yetişmek için koşmak zorunda kaldım.
She ran very fast to catch up with the other members.
- O, diğer üyelere yetişmek için çok hızlı koştu.