We thought we would write out the directions, in case you got lost.
- Kaybolma ihtimalimize karşın, yönleri yazmayı düşündüm.
Though I had never met Jim, I could pick him out right away.
- Jim ile hiç karşılaşmamış olmama karşın, ben hemen onu ayırt ederim.
I will alert you in case any inconvenient situation.
He was right after all.
- Buna karşın haklıydı.
He didn't pass after all.
- O, buna karşın geçmedi.
Although they were twins, they were of opposite personalities.
- İkiz olmalarına karşın onların karşıt kişilikleri vardı.
Although Bob was in disguise, I recognized him at a glance.
- Bob maskeli olmasına karşın, ben onu bir bakışta tanıdım.
Although Bob was in disguise, I recognized him at a glance.
- Bob maskeli olmasına karşın, ben onu bir bakışta tanıdım.
Although she is rich, she is not happy.
- O, zengin olmasına karşın mutlu değil.
For all his wealth, he is not very happy.
- Bütün servetine karşın, o çok mutlu değildir.
For all his supposed psychic powers, he could not predict his own death.
- Sözde psişik güçlerine karşın kendi ölümünü tahmin edemedi.
In spite of the depression, the prices of commodities are still high.
- Ekonomik durgunluğa karşın, ticari ürün fiyatları hala yüksek.
In spite of the depression, the prices of commodities are still high.
- Ekonomik durgunluğa karşın, ticari ürün fiyatları hala yüksek.
Despite his fame, he is not happy.
- Ününe karşın mutlu değil.
Despite medical advances, ectopic pregnancy remains a significant cause of maternal mortality worldwide.
- Tıbbi gelişmelere karşın dış gebelik, dünya çapındaki anne ölümlerinin önemli bir nedeni olmaya devam etmektedir.
While most of us are significantly better off financially than our parents and grandparents, happiness levels haven't changed to reflect that.
- Çoğumuz ebeveynlerimiz ve büyük ebeveynlerimizden önemli ölçüde daha varlıklı olmamıza karşın, onu yansıtan mutluluk seviyeleri değişmemiştir.
While I understand what you are saying, I cannot do accordingly.
- Söylediklerini anlamama karşın, öyle yapamıyorum.