Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
The morning sun is too bright to look at.
- Sabah güneşi bakmak için çok parlak.
Looking at your Facebook friends' photos is a waste of time.
- Facebook'taki arkadaşlarının resimlerine bakmak vakit kaybıdır.
We are apt to watch television, irrespective of what program is on.
- Biz hangi programın açık olduğuna bakmaksızın televizyon izlemeye eğilimliyiz.
My house faces a busy street.
- Evim işlek bir caddeye bakmaktadır.
Looking at your Facebook friends' photos is a waste of time.
- Facebook'taki arkadaşlarının resimlerine bakmak vakit kaybıdır.
The real journey of discovery doesn't consist in exploring new landscapes but rather in seeing with new eyes.
- Gerçek bir keşif yolculuğuna çıkmak yeni manzaralar bulmakla olmaz ancak onlara yeni gözlerle bakmakla olur.
Tom has to look after Mary.
- Tom Mary'ye bakmak zorunda.
Can you help look after the kids?
- Çocuklara bakmak için yardım edebilir misin?
I want to look at the reference books.
- Referans kitaplarına bakmak istiyorum.
It's not polite to stare.
- Dik dik bakmak hoş değildir.
It's impolite to stare at people.
- İnsanlara dik dik bakmak kabalıktır.
Would you like a taste?
- Sen bir tadına bakmak ister misin?
Tom stopped to look around.
- Tom etrafa bakmak için durdu.
I just wanted to take a look around.
- Ben sadece etrafa bakmak istedim.
Tom wanted to look through the telescope.
- Tom teleskoptan bakmak istedi.
I got up to go and look outside.
- Gitmek ve dışarıya bakmak için kalktım.
I can't believe you don't want to at least look out the window.
- Hiç olmazsa pencereden dışarıya bakmak istemediğine inanamıyorum.
Do you want to look into it?
- Bunun içine bakmak ister misin?
We have to look into our options.
- Seçeneklerimize bakmak zorundayız.
I was too excited to look her in the eyes.
- Gözlerinin içine bakmak için çok heyecanlıydım.
I tried to avoid looking at her eyes.
- Onun gözlerine bakmaktan kaçınmaya çalıştım.
Fadil needed to find a job to support his children.
- Fadıl'ın, çocuklarına bakmak için bir iş bulması gerekiyordu.
Finding one's way around Nagoya is very simple. All you do is look at the signs.
- Nagoya çevresinde birinin yolunu bulması çok basittir. Tek yapmanız gereken işaretlere bakmak.
Tom can't go out drinking with the guys tonight. He has to stay home and take care of his mother.
- Tom bu gece adamlarla içmek için dışarı çıkamaz. O evde kalmak ve annesine bakmak zorunda.
Tom had to take care of Mary.
- Tom Mary'ye bakmak zorundaydı.
He worked hard in order to support his family.
- Ailesine bakmak için çok çalıştı.
He has to support his mother and his sister.
- Annesine ve kız kardeşine bakmak zorunda.
I want to keep a cat instead of a dog.
- Bir köpeğin yerine bir kedi bakmak istiyorum.
I want to keep the baby.
- Bebeğe bakmak istiyorum.
I'd like to take a look at those documents.
- Bu belgelere bakmak istiyorum.
Don't you want to take a look at it?
- Buna bakmak istemiyor musun?
It's impolite to stare at people.
- İnsanlara dik dik bakmak kabalıktır.
It's rude to stare at people.
- İnsanlara dik dik bakmak kabadır.