Both of them went to the window to look outside.
- Her ikisi de dışarıya bakmak için pencereye gitti.
The morning sun is too bright to look at.
- Sabah güneşi bakmak için çok parlak.
We are apt to watch television, irrespective of what program is on.
- Biz hangi programın açık olduğuna bakmaksızın televizyon izlemeye eğilimliyiz.
My house faces a busy street.
- Evim işlek bir caddeye bakmaktadır.
Tom turned around to face Mary.
- Tom Mary'ye bakmak için geriye döndü.
The real journey of discovery doesn't consist in exploring new landscapes but rather in seeing with new eyes.
- Gerçek bir keşif yolculuğuna çıkmak yeni manzaralar bulmakla olmaz ancak onlara yeni gözlerle bakmakla olur.
Tom had to look after Mary.
- Tom Mary'ye bakmak zorundaydı.
I have to look after this cat.
- Bu kediye bakmak zorundayım.
I want to look at the reference books.
- Referans kitaplarına bakmak istiyorum.
It's impolite to stare at people.
- İnsanlara dik dik bakmak kabalıktır.
It's rude to stare at people.
- İnsanlara dik dik bakmak kabadır.
Would you like a taste?
- Sen bir tadına bakmak ister misin?
I want to have a look around.
- Ben etrafa bakmak istiyorum.
I just wanted to take a look around.
- Ben sadece etrafa bakmak istedim.
Tom wanted to look through the telescope.
- Tom teleskoptan bakmak istedi.
I'd like to take a look outside.
- Dışarıya bakmak istiyorum.
Both of them went to the window to look outside.
- Her ikisi de dışarıya bakmak için pencereye gitti.
We have to look into our options.
- Seçeneklerimize bakmak zorundayız.
Do you want to look into it?
- Bunun içine bakmak ister misin?
I was too excited to look her in the eyes.
- Gözlerinin içine bakmak için çok heyecanlıydım.
The real journey of discovery doesn't consist in exploring new landscapes but rather in seeing with new eyes.
- Gerçek bir keşif yolculuğuna çıkmak yeni manzaralar bulmakla olmaz ancak onlara yeni gözlerle bakmakla olur.
Finding one's way around Nagoya is very simple. All you do is look at the signs.
- Nagoya çevresinde birinin yolunu bulması çok basittir. Tek yapmanız gereken işaretlere bakmak.
Fadil needed to find a job to support his children.
- Fadıl'ın, çocuklarına bakmak için bir iş bulması gerekiyordu.
Tom had to take care of Mary.
- Tom Mary'ye bakmak zorundaydı.
My job is to take care of the baby.
- Benim işim bebeğe bakmaktır.
I never thought I would have to support such a large family.
- Böylesine büyük bir aileye bakmak zorunda olacağımı asla düşünmemiştim.
He has to support his mother and his sister.
- Annesine ve kız kardeşine bakmak zorunda.
She wants to keep a cat.
- O, bir kedi bakmak istiyor.
My girlfriend is pregnant and she wants to keep the baby.
- Kız arkadaşım hamile ve bebeğe bakmak istiyor.
You might want to take a look at this.
- Buna bakmak isteyebilirsin.
Do you want to take a look at it?
- Buna bakmak ister misin?
It's not polite to stare at people.
- İnsanlara dik dik bakmak kibarlık değildir.
It's rude to stare at people.
- İnsanlara dik dik bakmak kabadır.