He is studying to be a minister.
- O bir bakan olmak için eğitim görüyor.
The president of the company bribed the government minister.
- Şirketin Başkanı Devlet Bakanına rüşvet verdi.
The girl staring back at me was angry.
- Bana dik dik bakan kız öfkeliydi.
Tom knows the Secretary of State.
- Tom, dışişleri bakanı'nı bilir.
U.S. Secretary of State John Kerry broke his right femur in a cycling accident Sunday in France.
- ABD Dışişleri Bakanı John Kerry Fransa'da Pazar günü bir bisiklet kazasında sağ uyluğunu kırdı.