Tom, kendisinin en kötü düşmanı.
- Tom is his own worst enemy.
Geçen yaz oldukça soğuktu, ve pirinç ekini on yıl içinde en kötüydü.
- It was exceptionally cold last summer, and the rice crop was the worst in 10 years.
Olabilecek en kötü şeyi düşünelim.
- Let's consider the worst that could happen.
Bu olabilecek en kötü şey değil.
- That's not the worst thing that could happen.
Bize en kötü şekilde ihanet edenler her zaman bizim için gözde olanlardır.
- Those who betray us in the worst way are always those who are dearest to us.
En kötü durum senaryosunda elimizden geldiği kadar mutlu görünmek zorunda kalacağız.
- In the worst case scenario we'll just have to look as happy as we can.
Eğer en kötü durum senaryosu için hazır mısınız?
- Are you ready for the worst-case scenario?
None of these photographs of me are good, but this one is definitely the worst.