Farklı aklı olanlara, aynı dünya bir cehennem ve bir cennettir.
- To different minds, the same world is a hell, and a heaven.
Tom ve Mary cennette yapılan bir eşti.
- Tom and Mary were a match made in heaven.
Allah insanlara hayat verir ve onların her türlü arzularına sahip olmalarına sebep olur.
- Heaven gives life to people and causes them to have all kinds of desires.
Babam her zaman kendilerine yardım edenlere Allah yardım eder dedi.
- My father always said that heaven helps those who help themselves.
Tanrıya şükürler olsun! Ben zamanında geliyorum.
- Heaven be praised! I come on time.
Tanrı'ya şükür bugün özgürüm.
- Thank heavens, I'm free today.
O, haberi duyduktan sonra mutluluktan havalara uçtu.
- After he heard the news, Tom was in seventh heaven.
Uzayda sayısız gök cisimleri var.
- There are countless heavenly bodies in space.
Gökyüzünde binlerce yıldız parlıyor.
- Thousands of stars shone in the heavens.
Birçok yıldız gökyüzünde parlıyor.
- Many stars shine in the heavens.
Gökyüzünde binlerce yıldız parlıyor.
- Thousands of stars shone in the heavens.
Soaking in a warm bath after a long day at work is sheer heaven.