Mary öteki kızlar gibi değildir.
- Mary is not like the other girls.
Birini tanıyorum da ötekini değil.
- I know one of them but not the other.
Öbür düğmeye basmayı dene.
- Try pushing the other button.
Ben öbür yola bakmaktan kendimi tutamadım.
- I can't keep looking the other way.