Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

(eat, ate, eaten)

listen to the pronunciation of (eat, ate, eaten)
Английский Язык - Турецкий язык

Определение (eat, ate, eaten) в Английский Язык Турецкий язык словарь

ate
ye
ate
yedi

he ate his vegetables - sebzelerini yedi.

Memleketim Bolu'da patates aromalı köy ekmeği yedim. - I ate potato flavoured village bread in my hometown, Bolu.

Bu sabah ekmek ve tereyağı yedim. - I ate bread and butter this morning.

ate
etken fiil
ate
eski Yunan fikrine göre insanı kör edip cinayete sürükleyen kuvvet
ate
f., bak. eat
ate
mandate emir
ate
At easel!e
ate
kim oksijenli tuz
ate
sonek desolate terkedilmiş
ate
chlorate klorat
ate
ile

Bazen dışarıda ailesi ile birlikte yemek yedi. - He sometimes ate out with his family.

Tom Mary ile yemeği ummasına rağmen tek başına yedi. - Tom ate by himself even though he had hoped to eat with Mary.

ate
sonuç
ate
caudate kuyruklu
ate
enumerate saymak
Английский Язык - Английский Язык
ate