Определение (a) pole в Английский Язык Турецкий язык словарь
- Polonyalı
- Leh
- pole
- {i} direk
Uranüs, ekseninde çok fazla yana yatar öyle ki yan tarafı etrafında döner. Bu yüzden, kutupları bazen neredeyse direk güneşi işaret eder.
- Uranus tilts over so far on its axis that it rotates on its side. Because of this, its poles are sometimes pointed almost directly at the Sun.
Bu direk oldukça dikey değil.
- That pole is not quite vertical.
- pole
- kutup
Juno Jüpiter'in kutuplarında ilk yakın bakışı sağlayacak.
- Juno will provide the first close look at Jupiter's poles.
Kayıtsızlık kutuplardaki buz gibidir: her şeyi öldürür.
- Indifference is like the ice on the poles: it kills everything.
- pole
- {i} sırık
Brezilyalı atlet Thiago Da Silva, Olimpiyat sırıkla atlama altın madalyasını kazandı ve bir olimpiyat rekoru kırdı.
- The Brazilian athlete Thiago Da Silva won the Olympic pole vault gold medal and set an Olympic record.
Sırıkla atlamacı, yedi feetten fazla atladı.
- The pole vaulter jumped more than seven feet.
- pole
- {i} uç
- concrete pole
- (İnşaat) beton direk
- lighting pole
- aydınlatma direği
- multiple pole
- katlı kutup
- north pole
- (Coğrafya) dünyanın en kuzey noktası
- pole
- mıknatısın uçları
- pole
- sırıkla destekle
- pole
- ok
- pole
- sırıklamak
- pole
- ucay
- pole
- ahşap dikme
- pole
- (İnşaat) duvar dayağı
- pole vault
- (Askeri,Spor) sırıkla yüksek atlama
- ridge pole
- çatı direği
- salient pole
- çıkık kutup
- salient pole
- çıkik kutup
- set up a pole
- direk dikmek
- sheer pole
- (Askeri) dıraveçe demiri
- simple pole
- yalın kutup
- south pole
- (Coğrafya) yeryüzünün en güney ucu
- stout pole
- (Denizbilim) bumba
- stout pole
- (Denizbilim) palanga direği
- surveyor's pole
- flama
- North Pole
- kuzey kutbu
Kuzey Kutbu'nda penguen yok.
- At the North Pole, there are no penguins.
Penguenler Kuzey Kutbu'nda mı yaşar?
- Do penguins live at the North Pole?
- Pole Star
- Demirkazık
- Pole Star
- Kutupyıldızı
- battery pole
- akü kutbu
- celestial pole
- gökkutbu
- double pole
- çift kutup
- double pole switch
- çift kutuplu anahtar
- low man on the totem pole
- zurnanın son deliği
- magnetic pole
- mıknatıs kutbu
- magnetic pole
- manyetik kutup
- magnetic pole strength
- manyetik kutup şiddeti
- mean pole
- ortalama kutup
- negative pole
- negatif kutup
- pole arm
- kutup kolu
- pole vault
- sırıkla atlama
Brezilyalı atlet Thiago Da Silva, Olimpiyat sırıkla atlama altın madalyasını kazandı ve bir olimpiyat rekoru kırdı.
- The Brazilian athlete Thiago Da Silva won the Olympic pole vault gold medal and set an Olympic record.
Sırıkla atlamacı, yedi feetten fazla atladı.
- The pole vaulter jumped more than seven feet.
- positive magnetic pole
- artı kutup
- positive pole
- pozitif kutup
- range pole
- gözlem çubuğu
- range pole
- jalon
- single pole
- tek kutuplu
- south pole
- güney kutbu
Güney Kutbu, Kuzey Kutbu'ndan çok daha soğuktur.
- The South Pole is a lot colder than the North Pole.
Ne istiyorsun? diye sordu yerli şef. İngiliz general Kuzey Kutbundan Güney Kutbuna kadar olan tüm araziyi istiyoruz dedi.
- What do you want? asked the Indian chief. We want all the land from the North Pole to the South Pole, said the English general.
- telegraph pole
- telgraf direği
- telephone pole
- alısün direği
- telephone pole
- telefon direği
Mühendis telefon direğine tırmandı.
- The engineer climbed the telephone pole.
Araba bir telefon direğine çarptı.
- The car hit a telephone pole.
- tent pole
- çadır direği
- totem pole
- totem direği
- totem pole
- totem heykeli
- utility pole
- çıngı direği
- analogous pole
- analog kutup
- barber pole
- berber kutup
- be up the pole
- çakırkeyif olmak
- claw pole
- (Mühendislik) Pençe kutup
- claw-pole altenator
- tırnaklı alternatör
- commutating pole
- komütasyon kutbu
- flag pole
- Bayrak direği
- hop pole
- hop kutup
- mine pole
- maden direği
- not touch with a bare pole
- çıplak kutup ile dokunmayın
- pike pole
- sirikli kanca, yangın kancası
- pole
- {i} polonyalı
- pole axed
- kutup sarstım
- pole bean
- Sırık fasulyesi
- pole dance
- Kurulu bir direğe tutunarak yapılan striptiz dansı
- pole dancing
- Kurulu bir direğe tutunarak yapılan striptiz dansı
- pole dancing
- pole dans
- pole dancing
- Gece kulüplerinde bir direğe tutunarak yapılan striptiz dansı
- pole jump
- (Spor) Sırıkla yüksek atlama
- pole jumping
- (Spor) Sırıkla yüksek atlama
- pole position
- (Spor) Motorlu araç yarışlarında, yarış başlangıcında en avantajlı konum
- pole reversal
- kutup ters
- pole shoe
- kutup çarigi
- pole sign
- yol kenarında ikaz için kullanılan tabela
- pole slipping
- (Elektrik, Elektronik) (Elektrik) Kutup kaydırma
- pole star
- kutup yıldızı
- pole to pole
- kutuptan kutba
- pole vaulting
- (Spor) Sırıkla yüksek atlama
- pole walking
- (Spor) Arazide bir sopadan destek alınarak yapılan ritimli yürüyüş
- ski pole
- Kayak batonu, kayak sopası
- tide pole
- gelgit ölçeği, kabarma alçalma gönderi
- totem pole
- Totem
- toward a pole of the earth
- bir toprak pole doğru
- two pole
- iki kutuplu
- up the pole
- kadar kutup
- animal pole
- (Biyoloji) döller kutup
- animal pole
- (Biyoloji) animal kutup
- barber's pole
- berberin kapısındaki kırmızı beyaz işaret
- battery pole
- akümlatör kutbu
- be up the pole
- zorda olmak
- be up the pole
- sarhoş olmak
- be up the pole
- zor durumda olmak
- bean pole
- {i} fasulye sırığı gibi kimse
- bean pole
- {i} fasulye sırığı
- blue pole
- mavi kutup
- celestial pole
- kuzey kutbu [astr.]
- celestial pole
- göksel kutup
- complex conjugate pole
- karmasik eslenik kutuplar
- derrick pole
- (İnşaat) derik vinç direği
- euler pole
- levha tektoniğinde levha hareketlerinin çalışılmasında kullanılan teorik bir dönme kutbu
- euler pole
- euler kutbu
- fishing pole
- olta kamışı
- ice pole
- (Meteoroloji) buz kutbu
- lattice pole
- kafes direk
- light pole
- (Tekstil) uyarı lambası kolonu
- multiple pole
- katli kutup
- negative pole
- (isim)gatif kutup, eksi uç, katot
- negative pole
- katot
- negative pole
- eksi uç
- overhead line pole
- hava hattı direği
- pike pole
- yangın kancası
- pike pole
- sırıklı kanca
- pole
- {i} beş metrelik uzunluk
- pole
- kutup,v.sırıkla destekle: n.direk
- pole
- iki vektörün kesiştiği sıfır noktası
- pole
- {i} bayrak direği
- pole
- {i} sırık, direk, kazık
- pole
- {i} coğr. kutup
- pole
- {i} gönder
Çocuklar Noel listelerini, Noel Baba okur umuduyla Kuzey Kutbu'na gönderdi.
- The children sent their Christmas lists to the North Pole with the hope that Santa would read them.
- pole
- {i} karşıt uç
- pole
- positive pole müspet kutup
- pole
- {i} leh
- pole
- {i} zıt karekterli kimse
- pole
- sır
Brezilyalı atlet Thiago Da Silva, Olimpiyat sırıkla atlama altın madalyasını kazandı ve bir olimpiyat rekoru kırdı.
- The Brazilian athlete Thiago Da Silva won the Olympic pole vault gold medal and set an Olympic record.
Sırıkla atlamacı, yedi feetten fazla atladı.
- The pole vaulter jumped more than seven feet.
- pole
- birbirine zıt iki kuvvetten biri
- pole
- south pole güney kutbu
- pole
- {i} fiz. kutup, ucay
- pole
- (isim) polonyalı, kutup, gönder, uç, karşıt uç, zıt karekterli kimse, sırık, direk, bayrak direği, yelken direği, beş metrelik uzunluk, leh
- pole
- mıknatıs kutbu
- pole
- (Tıp) Kutup, polus
- pole charge
- (Askeri) sırık imla hakkı
- pole jump
- sırıkla atlama
- pole jump
- yüksek atlama
- pole jumper
- yüksek atlamacı
- pole jumper
- sırıkla atlama atleti
- pole of growth
- (Ticaret) büyüme kutbu
- pole plate
- direk tabanı
- pole scaffold
- direkli iskele
- pole shoe
- kutup papucu
- pole star
- ucay yıldızı [(Astronomi) ]
- pole star
- kutupyıldızı [(Astronomi) ]
- pole star
- önder
- pole star recorder
- (Meteoroloji) kutup yıldızı kaydedicisi
- pole structure
- ahşap dikmeli yapım
- pole tide
- (Askeri) kutup gel-giti
- pole vault
- (Askeri) SIRIK ATLAMA
- pole vault
- yüksek atlama
- pole vault
- sırıkla (yüksek) atlama
- pole vaulter
- yüksek atlamacı
- pole vaulter
- sırıkla atlama atleti
- pole walking
- (Spor) kuzey disiplini yürüyüşü
- pole zero plot
- sifir kutup ciziti
- pole zero plot
- (Bilgisayar,Teknik) sıfır kutup çiziti
- positive pole
- artı uç
- positive pole
- artı yüklü uç
- positive pole
- anot
- range pole
- (Askeri) NİŞAN ŞAHISI: Ölçmecilerin, bir noktayı ilerdeki başka bir noktadan gözetliyebilmeleri için o noktaya diktikleri taksimatlı direk. Buna (ranging pole) da denir
- range pole
- (Askeri) hizalama çubuğu
- ranging pole
- (Askeri) nişangah direği
- ridge pole
- (Askeri) ÇADIR TAVAN KİRİŞİ: Mahruti olmayan çadırlarda, çadır çatısının uzunluğunca yatay takviye kirişi
- scaffolding pole
- iskele direği
- simple pole
- yalin kutup
- survey pole
- (Askeri) uzaklık ölçüm mirası
- survey pole
- (Askeri) NİŞAN ŞAHISI: Mesahacıların bir noktayı uzakça bir mesafeden gözetlemek için o noktaya diktikleri taksimatlı direk. Buna (range pole) ve (ranging pole) de denir
- the North Pole
- Kuzey Kutbu
O, Kuzey Kutbu'na bir sefere çıktı.
- He left on an expedition to the North Pole.
Kuzey kutbuna bir sefere gittiler.
- They went on an expedition to the North Pole.
- the South Pole
- Güney Kutbu
Ne istiyorsun? diye sordu yerli şef. İngiliz general Kuzey Kutbundan Güney Kutbuna kadar olan tüm araziyi istiyoruz dedi.
- What do you want? asked the Indian chief. We want all the land from the North Pole to the South Pole, said the English general.
Güney Kutbu, Kuzey Kutbu'ndan çok daha soğuktur.
- The South Pole is a lot colder than the North Pole.
- tide pole
- (Coğrafya) gelgit ölçeği
- tide pole
- (Coğrafya) kabarma alçalma gönderi
- trolley pole
- tramvaya elektrik veren kol
- unit pole
- (Fizik) birim ucay
- unit pole
- (Fizik) kutup birimi
- utility pole
- elektrik direği
- vaulting pole
- yüksek atlama sırığı
- wooden pole
- ağaç tel direk