I didn't mean to intrude.
- Ben izinsiz girmek istemedim.
We didn't mean to intrude.
- Biz izinsiz girmek istemedik.
The police were forced to break into the apartment through the window.
- Polis daireye pencereden zorla girmek için zorlandı.
The thief used a screwdriver to break into the car.
- Hırsız arabaya zorla girmek için bir tornavida kullandı.
I was about to get in the bath when I heard someone knocking on the door.
- Birinin kapıyı çaldığını duyduğumda banyoya girmek üzereydim.
Bad habits are easy to get into.
- Kötü alışkanlıklara girmek kolaydır.
Do you want to come in?
- İçeri girmek ister misin?
Would you like to come in for a drink?
- Bir içki için girmek ister miydiniz?
The researchers use the portal to enter into a different part of the universe.
- Araştırmacılar evrenin farklı bir bölümüne girmek için kapı kullanırlar.
Did you want to come in?
- İçeri girmek istedin mi?
Don't you want to come inside?
- İçeri girmek istemez misin?
I don't want to go out on a limb.
- Başkası için riske girmek istemiyorum.
You've got to take chances.
- Riske girmek zorundasın.
You've got to take chances.
- Riske girmek zorundasın.
Tom didn't want to go into details.
- Tom detaylara girmek istemedi.
Do you think it's safe to go into this cave?
- Sence bu mağaraya girmek güvenli mi?
Do you want to bet on that?
- Bunun üzerine bahse girmek ister misin?
How much do you want to bet?
- Bahse girmek için ne kadar istiyorsun?
I always wanted to go into show business.
- Her zaman gösteri işine girmek istedim.
Do you want to go in?
- İçeri girmek ister misin?