şirketleşme

listen to the pronunciation of şirketleşme
Турецкий язык - Английский Язык
incorporation
corporatization
ıncorporation
şirket
(Hukuk) company

Mr Kondo is the most hardworking in his company. - Bay Kondo, şirketindeki en çalışkandır.

Adopting the new policy was the best thing this company ever did. - Yeni politikayı benimsemek, bu şirketin şimdiye kadar yaptığı en iyi şeydi.

şirket
{i} firm

She is closely associated with the firm. - Şirket ile yakından ilişkilidir.

After fifteen years at a building firm, Bill Pearson was given the responsible position of area manager. - Bir inşaat şirketinde on beş yıldan sonra, Bill Pearson'a sorumlu bölge müdürü pozisyonu verildi.

şirket
(Ticaret) incorporation
şirket
Inc
şirket
(Ticaret) business

Our trading companies do business all over the world. - Ticari şirketlerimiz bütün dünyada işlerini yaparlar.

Small business are often absorbed by a major company. - Küçük işletmeler genellikle büyük bir şirket tarafından sömürülürler.

şirket
company name
şirket
organization

The small company was taken over by a large organization. - Küçük şirket, büyük bir organizasyon tarafından devralındı.

şirket
corporate

The corporate headquarters is in Los Angeles. - Şirket merkezi Los Angeles'ta.

The government is controlled by corporate interests. - Hükümet, şirket çıkarları tarafından kontrol edilir.

şirket
operator
şirketleşmek
(Ticaret) incorporate
şirket
business firm
şirket
concern
şirket
society
şirket
{i} house

We hired a company to get rid of the insects under our house. - Evimizin altındaki böceklerden kurtulmak için bir şirket kiraladık.

This drink is on the house. - Bu içki şirkettendir.

şirket
law partnership, joint ownership
şirket
company, firm, corporation; partnership ortaklık
şirket
enterprise
şirket
corporation

Some board members questioned his ability to run the corporation. - Bazı yönetim kurulu üyeleri onun şirketi işletme yeteneğini sorguladı.

She works for a large American corporation. - Büyük bir Amerikan şirketi için çalışıyor.

şirket
com. company, firm; corporation
şirket
establishment

This establishment attracts a clientele of both tourists and businessmen. - Bu şirket hem turistlerden hem de iş adamlarından müşteri çekiyor.

şirket
partner

I bought out my partner and now the company is mine. - Ortağımın yasal haklarını satın aldım ve artık şirket benim.

Турецкий язык - Турецкий язык
Şirketleşmek işi veya durumu
ŞİRKET
(Osmanlı Dönemi) Ortaklık, iş ortaklığı
ŞİRKET
(Osmanlı Dönemi) Huk: İki veya daha fazla şahsın emek ve malları ile müştereken, iktisadî bir gayeye erişmek için bir akidle birleşmeleri. Bak: Cem'iyyet
şirket
Ortaklık: "İtalya'da büyük bir şirketin acentasıyım ben..."- R. Enis
şirket
Ortaklık
şirketleşmek
Şirket durumunu almak
şirketleşme
Избранное