Tom skewered the marshmallow with his stick.
- Tom sopasıyla hatmiyi şişledi.
Yesterday I ate 10 skewers.
- Dün 10 tane şiş yedim.
You should put an ice pack on your ankle to keep the swelling down.
- Şişmeyi engellemek için ayak bileğine bir buz torbası koymalısın.
He has a swelling on his head.
- Onun kafasında bir şiş var.
In spite of being fat, she was pretty.
- Şişman olmasına rağmen güzeldi.
Tom took a bottle of pink pills out of his pocket.
- Tom cebinden pembe bir hap şişesi çıkardı.
Have you been crying all night? Your eyes are all puffy.
- Bütün gece ağlıyor muydun? Gözlerin tamamen şişmiş.
Swollen lymph nodes are usually found near the site of an infection, tumour, or inflammation.
- Şişmiş lenf düğümleri genellikle enfeksiyon, tümör ya da iltihap barındıran bölgelerin civarında olur.
Her pockets were bulging with walnuts.
- Onun cepleri cevizlerle şişkindi.
He has bulging biceps.
- Onun şişkin pazısı var.
I went to see the river, which I found greatly swollen.
- Ben nehri görmeye gittim, onu büyük ölçüde şişmiş buldum.
Your feet are swollen because your shoes are too small.
- Ayakkabıların çok küçük olduğu için ayakların şişmiş.
Tom twisted his ankle and it swelled up.
- Tom bileğini burktu ve o şişti.
I pulled out my knitting needles.
- Örgü şişlerimi çıkardım.
Mary pulled out her knitting needles and started to knit.
- Mary örme şişlerini çıkardı ve örmeye başladı.
The toothache made his face swell up.
- Diş ağrısı onun yüzünü şişirdi.
Put some ice on your ankle to keep the swelling down.
- Şişmeyi engellemek için ayak bileğine biraz buz koy.
I pulled out my knitting needles.
- Örgü şişlerimi çıkardım.
Mary pulled out her knitting needles and started to knit.
- Mary örme şişlerini çıkardı ve örmeye başladı.
Swollen lymph nodes are usually found near the site of an infection, tumour, or inflammation.
- Şişmiş lenf düğümleri genellikle enfeksiyon, tümör ya da iltihap barındıran bölgelerin civarında olur.