Определение şişerek в Турецкий язык Английский Язык словарь
- swelling
- {n} a place or thing swelled, rise, pain
- present participle of swell
- the swelling of certain substances when they are heated (often accompanied by release of water)
- {i} act of something that swells; swollen condition; bulge, protuberance; abnormal enlargement (Medicine)
- of Jordan (Jer 12: 5), literally the "pride" of Jordan (as in R V ), i e , the luxuriant thickets of tamarisks, poplars, reeds, etc , which were the lair of lions and other beasts of prey The reference is not to the overflowing of the river banks (Comp 49: 19; 50: 44; Zech 11: 3)
- becoming puffy as from internal bleeding or accumulation of other fluids; "put ice on the swelling ankle"
- abnormal protuberance or localized enlargement becoming puffy as from internal bleeding or accumulation of other fluids; "put ice on the swelling ankle
- abnormal protuberance or localized enlargement
- anything swollen, especially any abnormally swollen part of the body
- An increase in volume of fiber due to the absorption of liquid
- an increase in volume or linear dimension of a specimen immersed in liquid or exposed to a vapor
- Increase in the dimensions of wood due to increased moisture content Swelling occurs tangentially, radially, and, to a lesser extent, longitudinally
- A protuberance; a prominence an unnatural prominence or protuberance; as, a scrofulous swelling
- the state of being swollen
- A swelling is a raised, curved shape on the surface of your body which appears as a result of an injury or an illness. His eye was partly closed, and there was a swelling over his lid
- RG Battery cases swell or bulge when the cell vent valves maintain an internal pressure that is greater than the outer (atmospheric) pressure
- The act of that which swells; as, the swelling of rivers in spring; the swelling of the breast with pride
- şiş
- {i} skewer
Yesterday I ate 10 skewers.
- Dün 10 tane şiş yedim.
Could you cook a skewer for me, please?
- Bana bir şiş pişirir misin, lütfen?
- şiş
- swelling
You should put an ice pack on your ankle to keep the swelling down.
- Şişmeyi engellemek için ayak bileğine bir buz torbası koymalısın.
You need to put some ice on your ankle to keep the swelling down.
- Şişliği önlemek için bileğine buz koymalısın.
- şişerek soğan biçimini almak
- bulb
- şiş
- {i} spit
In spite of being fat, she was pretty.
- Şişman olmasına rağmen güzeldi.
- şiş
- (Mekanik) pin
Tom took a bottle of pink pills out of his pocket.
- Tom cebinden pembe bir hap şişesi çıkardı.
- şiş
- (Tıp) tubercle
- şiş
- excrescence
- şiş
- puffy
Have you been crying all night? Your eyes are all puffy.
- Bütün gece ağlıyor muydun? Gözlerin tamamen şişmiş.
- şiş
- tumour
Swollen lymph nodes are usually found near the site of an infection, tumour, or inflammation.
- Şişmiş lenf düğümleri genellikle enfeksiyon, tümör ya da iltihap barındıran bölgelerin civarında olur.
- şiş
- cooked on a skewer
- şiş
- tumor
- şiş
- poker
- şiş
- bilge
- şiş
- shish kebab
- şiş
- turgescence
- şiş
- blain
- şiş
- bulgy
- şiş
- bulge
- şiş
- concretion
- şiş
- puff up
- şiş
- bulging
He has bulging biceps.
- Onun şişkin pazısı var.
Her pockets were bulging with walnuts.
- Onun cepleri cevizlerle şişkindi.
- şiş
- lump
- şiş
- tumescent
- şiş
- bump
- şiş
- swollen
Your feet are swollen because your shoes are too small.
- Ayakkabıların çok küçük olduğu için ayakların şişmiş.
My feet are a little swollen.
- Ayaklarım biraz şişti.
- şiş
- {f} swelled
Tom twisted his ankle and it swelled up.
- Tom bileğini burktu ve o şişti.
- şiş
- shish
- şiş
- (fırın) roasting jack
- şiş
- tumefaction
- şiş
- needle
Mary pulled out her knitting needles and started to knit.
- Mary örme şişlerini çıkardı ve örmeye başladı.
I pulled out my knitting needles.
- Örgü şişlerimi çıkardım.
- şiş
- blown up
- şiş
- skewer; spit
- şiş
- wart
- şiş
- rising
- şiş
- turgid
- şiş
- broach
- şiş
- swollen; protuberant; swelling, bulge, bump
- şiş
- protuberant
- şiş
- (food) cooked on a skewer: şiş kebap shish kebab
- şiş
- swell
You should put an ice pack on your ankle to keep the swelling down.
- Şişmeyi engellemek için ayak bileğine bir buz torbası koymalısın.
The toothache made his face swell up.
- Diş ağrısı onun yüzünü şişirdi.
- şiş
- knitting needle
Mary pulled out her knitting needles and started to knit.
- Mary örme şişlerini çıkardı ve örmeye başladı.
I pulled out my knitting needles.
- Örgü şişlerimi çıkardım.
- şiş
- (kebap) spit
- şiş
- node
Swollen lymph nodes are usually found near the site of an infection, tumour, or inflammation.
- Şişmiş lenf düğümleri genellikle enfeksiyon, tümör ya da iltihap barındıran bölgelerin civarında olur.