I don't believe in demons.
- Şeytanlara inanmıyorum.
That kid is a little demon.
- Bu çocuk küçük bir şeytan.
The prince of darkness means Satan.
- Karanlığın prensi Şeytan anlamına gelir.
Sami was Satan in Layla's eyes.
- Sami, Leyla'nın gözlerinde Şeytan'dı.
Tom isn't very good at playing the devil's advocate.
- Tom şeytanın avukatını oynamada çok iyi değildir.
Speak of the next year, and the devil will laugh.
- Gelecek yıldan bahsedersen şeytan güler.
Speak of the next year, and the devil will laugh.
- Gelecek yıldan bahsedersen şeytan güler.
Speak of the devil, here comes Kathy.
- Şeytanı an, Kathy'i gör.
Impulsiveness is the devil.
- Düşünmeden hareket etmek şeytandır.
That man is one cunning devil!
- O adam kurnaz bir şeytan!
I thought that my girlfriend was normal, but she turned out to be a succubus!
- Kız arkadaşımın normal olduğunu düşündüm ama onun bir şeytan olduğu ortaya çıktı.