şeyleştirmek

listen to the pronunciation of şeyleştirmek
Турецкий язык - Английский Язык
reify
Make (something abstract) more concrete or real
{f} demonstrate, make something simple and concrete
To regard something abstract as if it were a concrete material thing
consider an abstract concept to be real
şey
stuff

Tom doesn't like it when this kind of stuff happens. - Bu tür şey olduğunda, Tom bundan hoşlanmıyor.

Get this stuff out of here. - Bu şeyi buradan çıkarın.

şey
{i} thing

Don't say bad things about others. - Diğerleri hakkında kötü şeyler söyleme.

The thing you have to know about Batman is, he's a superhero. - Batman hakkında bilmeniz gereken şey, onun süper kahraman olmasıdır.

şey
article

This article reminds me of something I saw on TV. - Bu makale bana TV'de gördüğüm bir şeyi hatırlatıyor.

Please place all articles not related to the lesson inside your bag. - Lütfen dersle ilgisi olmayan her şeyi çantana koy.

şey
{i} matter

Do you have anything to say with regard to this matter? - Bu konu ile ilgili olarak söyleyeceğin bir şey var mı?

As a matter of fact, I know nothing about it. - Aslına bakarsan, ben bu konuda hiçbir şey bilmiyorum.

şey
chose

There are some things we could've change, but we chose not to. - Değiştirebileceğimiz bazı şeyler vardır fakat seçeceğimiz değil.

I realized that what I had chosen didn't really interest me. - Seçtiğim şeyin beni ilgilendirmediğini anladım.

şey
entity
şey
{i} doing

Today I just feel like staying at home and doing nothing. - Canım bügün evde kalmak ve bir şey yapmamak istiyor.

Doing that sort of thing makes you look stupid. - Bu tür bir şey yapmak aptal görünmesini sağlar.

şey
{i} concern

As far as Bob is concerned, anything goes. By contrast, Jane is very cautious. - Bob'a kalırsa, bir şey dönüyor. Buna karşılık, Jane çok dikkatli.

What I have to say concerns everyone here. - Söylemek zorunda olduğum şey, buradaki herkesi ilgilendirir.

şey
gizmo
şey
aggregate
şey
gimmick
şey
hickey
şey
thingumabob
şey
business

Perpetual devotion to what a man calls his business, is only to be sustained by perpetual neglect of many other things. - kendi işini sürekli fedakarlık olarak tanımlayan biri, sadece diğer bir çok şeyi ihmal ederek sürdürülebilir.

Find out all you can about Tom's business. - Tom'un işi hakkında öğrenebildiğin her şeyi öğren.

şey
dingus
şey
doohickey
şey
the thing is
şey
in thing
şey
well

Focus on one thing and do it well. - Bir şeye odaklan ve onu iyi yap.

He intimated that all is not well in his marriage. - O, evliliğinde her şeyin iyi olmadığını ima etti.

şey
thing, stuff, object; what-d'you-call-him/-her/-it; what's-his/-her/-its-name; thingummy, thingumabob, thingumajig; well
şey
object

You don't really love me at all. You only care about your math stuff! Not at all, I do love you! Prove it! Okay. Let A be the set of the objects I love... - Aslında beni hiç sevmiyorsun. Tek önem verdiğin şey matematik! Ne münasebet, seni seviyorum! Kanıtla! Peki. Sevdiğim şeyler A kümesi olsun...

It was an object of terror. - Dehşet veren bir şeydi.

şey
affair

He knows a lot about foreign affairs. - Dış ilişkiler hakkında çok şey bilir.

şey
thingummy
şey
doings
şey
what-do-you-call-it; what-do-you-call-him; whatyoumayjigger, thingumbob, thingamabob, thingumajig, thingummy (used to designate something or someone whose name one has either forgotten or doesn't know)
şey
lark
şey
doodad
şey
thingumajig
şey
whosit
şey
picayune
şey
backbone
şey
{i} res
şey
contraption
şey
aught
şey
plummet
şey
thingamajig
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение şeyleştirmek в Турецкий язык Турецкий язык словарь

Şey
(Osmanlı Dönemi) BAZİL
Şey
(Osmanlı Dönemi) SÜMM
Şey
(Osmanlı Dönemi) HURS
Şey
(Osmanlı Dönemi) HİLBİSE
Şey
(Osmanlı Dönemi) FÜVFE
Şey
(Osmanlı Dönemi) MA'NE
Şey
(Osmanlı Dönemi) KUZA'MELE
şey
Nesne, madde: "Asıl zorluk belki öğrenilmesi lazım gelen şeylerin değil, unutulması gereken şeylerin çokluğundan gelir."- A. Ş. Hisar
şey
Belirsiz bir anlamda madde, eşya, söz, olay, iş, durum vb.nin adı yerine kullanılır: "Bana sen pek çok şey kazandırdın."- R. H. Karay
şey
Nesne, madde
şey
Belirsiz bir anlamda madde, eşya, söz, olay, iş, durum vb. nin adı yerine kullanılır
şey
(Osmanlı Dönemi) KAZAM
şeyleştirmek
Избранное