This figure is a mirror of the decrease in imports of crude oil.
 - Bu şekil ham petrol ithalatının azaldığının bir göstergesidir.
I figured it was easier to do it this way.
 - Onu bu şekilde yapmanın daha kolay olduğunu düşündüm.
The old house was in bad shape.
 - Eski ev kötü bir şekildeydi.
Modern bridges are similar in shape.
 - Modern köprüler şekil olarak benzer.
Buddha, impressed by the rabbit's efforts, raised him unto the moon and set him in that form forever more.
 - Tavşanın çabalarından etkilenen Buddha onu aya kadar yükseltti ve onu sonsuza kadar bu şekilde bıraktı.
I formulated it wrongly.
 - Onu yanlış şekilde formüle ettim.
Patterns of married life are changing a lot.
 - Evlilik yaşam şekilleri çok değişiyor.
The victim's body was lying face down on the rug.
 - Kurbanın vücudu halı üzerinde yüzü aşağıya bakacak şekilde yatıyordu.
Mary laid on her bed, crying with her face buried into her pillow.
 - Mary yatağına uzandı, yüzü yastığına gömülü şekilde ağladı.
You have to read between the lines to get the most out of anything.
 - En iyi şekilde yararlanmak için satır aralarını iyi okumak zorundasın.
At the bus stop, people waited in orderly lines, but as soon as the bus pulled up, the line broke up.
 - Otobüs durağında,insanlar düzgün bir şekilde sırada beklediler.Filhakika otobüs durur durmaz sıra bozuldu.
A wise man would not act in that way.
 - Akıllı bir adam bu şekilde hareket etmezdi.
Tom doesn't know how things turned out this way.
 - Tom şeylerin bu şekilde ortaya nasıl çıktığını bilmiyor.
Surprisingly enough, he turned out to be a thief.
 - Şaşırtıcı şekilde, onun bir hırsız olduğu ortaya çıktı.