I will go provided that she comes.
- Onun gelmesi şartıyla giderim.
I will accept the work, provided that you help me.
- Bana yardım etmen şartıyla işi kabul ederim.
As long as it is cheap, any watch will do.
- Ucuz olmak şartıyla, herhangi bir saat işimi görür.
You may go out as long as you come back soon.
- Kısa sürede geri gelmen şartıyla dışarı çıkabilirsin.
Any time will do so long as it is after six.
- Altıdan sonra olmak şartıyla herhangi bir zamanda olur.
She was allowed to go to the disco on condition that she was back by ten.
- Saat ona kadar geri dönmesi şartıyla onun diskoya gitmesine izin verildi.
You have our permission to include our software on condition that you send us a copy of the final product.
- Nihayi ürünün bir kopyasını göndermek şartıyla bizim yazılımı dahil etmeniz için iznimiz var.