It was just a joke. Lighten up!
- Sadece bir şakaydı.Aydınlat!
It was nothing but a joke.
- Bu şakadan başka bir şey değildi.
The conversation started with friendly banter but ended in bruises.
- Konuşma dostça şakayla başladı fakat morluklarla sona erdi.
Lucy was bantered by her grandparents.
- Lucy'ye büyük ebeveynleri tarafından şaka yapıldı.
It is impudent of you to make fun of adults.
- Belden aşağı şakalar yapman terbiyesizlik.
Don't do such a thing in fun.
- Şakadan böyle bir şey yapmayın.
Mr. Suzuki is angry about Tom's prank.
- Bay Suziki Tom'un şakası hakkında kızgın.
This had better not be some kind of prank.
- Bu bir tür eşek şakası olmasa iyi olur.
Today is April 1! Let's play some pranks!
- Bugün 1 Nisan! Haydi şaka yapmaya!
They were so playful.
- Onlar çok şakacıydılar.
The squirrel that you kill in jest, dies in earnest.
- Şakacıktan öldürdüğün sincap ciddi olarak ölür.
Life is a jest, and all things show it, I thought so once, and now I know it.
- Bir zamanlar hayatın bir şaka olduğunu, her şeyin de bunu gösterdiğini düşünürdüm. Artık biliyorum.
That is the funniest joke that I have ever heard.
- Bu şimdiye kadar duyduğum en komik şaka.
I didn't crack any jokes.
- Ben hiç şaka yapmadım.
You have to be joking.
- Şaka yapıyor olmalısın.
You have got to be joking!
- Şaka yapıyor olmalısın!
You're kidding, right?
- Şaka yapıyorsun, değil mi?
What are you laughing at? It's a fact. No kidding!
- Neye gülüyorsun? Bu gerçek. Şaka yapmıyorum.