şüphesiz

listen to the pronunciation of şüphesiz
Турецкий язык - Английский Язык
no doubt

No doubt you will be able to pass the examination. - Hiç şüphesiz sınavı geçebileceksin.

She is no doubt pretty, but she isn't beautiful. - Şüphesiz sevimli, ama güzel değil.

definite
by all means

I'll do it by all means. - Şüphesiz onu ben yapacağım.

I must save the drowning child by all means. - Şüphesiz boğulan çocuğu kurtarmalıyım.

clearly

Clearly, she knows a lot about biotechnology. - Şüphesiz, o, biyoteknoloji hakkında çok şey biliyor.

Tom clearly has potential. - Şüphesiz Tom'da potansiyel var.

undoubted

Your chromosome can undoubtedly show what kind of human you are! - Sizin kromozomunuz şüphesiz ne tür bir insan olduğunuzu gösterebilir!

The National Library is undoubtedly one of the points of interest. - Milli Kütüphane şüphesiz ilgi noktalarından biridir.

certain, sure
without fail

He will succeed without fail. - O şüphesiz başarılı olacak.

beyond doubt
without a doubt, certainly, surely
decided
certainly
certain, sure, doubtless; doubtless, of course, no doubt, without doubt, surely, certainly, clearly
sure

Surely we can get in touch with Tom. - Şüphesiz Tom'la irtibata geçebiliriz.

He is a good fellow, to be sure, but he isn't reliable. - Şüphesiz o iyi bir adam ama güvenilir değil.

doubtless

You are doubtless aware of his absence. - Şüphesiz onun yokluğunun farkındasın.

Doubtless you have heard the news. - Şüphesiz haberi duydun.

sure as death
easily
of course

Tom was, of course, very tired. - Tom, şüphesiz, çok yorgundu.

Of course it's not a problem if you go. - Şüphesiz gidersen sorun değil.

decidedly
certain
indubitable
undisputed
unquestioned
without doubt

He is without doubt one of the most successful businessmen in Japan. - O şüphesiz Japonya'daki en başarılı iş adamlarından biridir.

He will without doubt succeed in the exam. - Şüphesiz o, sınavda başarılı olacak.

unquestionably

He is unquestionably the oldest man in the village. - O şüphesiz köydeki en yaşlı adamdır.

hands down
decisive
be sure

It's a good idea, to be sure, but it's hard to put it into practice. - Şüphesiz iyi bir fikir ama uygulamaya koymak zor.

She is rich, to be sure, but I don't think she's very smart. - O şüphesiz zengin ama onun çok akıllı olduğunu sanmıyorum.

as sure as a gun
out of question
sure thing
to be sure

He is a nice person, to be sure, but not very clever. - O iyi bir insan, şüphesiz, fakat çok akıllı değil.

It's a good idea, to be sure, but it's hard to put it into practice. - Şüphesiz iyi bir fikir ama uygulamaya koymak zor.

secure
beyond any doubt
positive
unquestioning
distinctly
definitively
indubitably
distinct
unquestionable
means

I must save the drowning child by all means. - Şüphesiz boğulan çocuğu kurtarmalıyım.

I'll do it by all means. - Şüphesiz onu ben yapacağım.

şüphesiz olarak
undoubtedly
şüphesiz doğru
bang on
hiç şüphesiz
undoubtedly
şek ve şüphe yok. şüphesiz. elbette
and no doubt shape. no doubt. of course
hiç şüphesiz
no doubt
hiç şüphesiz
without doubt
Турецкий язык - Турецкий язык
Kuşkusuz
Kuşkusuz: "İki üç gündür şüphesiz aç kalan tekir kedi kapıdan bakıyordu."- Ö. Seyfettin
(Osmanlı Dönemi) ZAHİR
(Osmanlı Dönemi) bîiştibah
(Osmanlı Dönemi) bilaşüphe
şüphesiz
Избранное