I saw his face in the dim light.
- Onun yüzünü loş bir ışıkta gördüm.
The sun gives us light and heat.
- Güneş bizi ışık ve ısı verir.
The street lamps don't give enough light.
- Sokak lambaları yeterli ışık vermez.
The old lamp gave a dim light.
- Eski lamba loş ışık verdi.
Photography is writing with light.
- Fotoğrafçılık ışık ile yazı yazmaktır.
Beams of light shone through the clouds.
- Işık ışınları bulutların arasında parlıyordu.
I was wakened by a beam of light shining through my window.
- Penceremden parlayan bir ışık demeti ile uyandırıldım.
There was a glimmer of light from the dark window.
- Karanlık pencereden gelen bir ışık pırıltısı vardı.
The light shines in the darkness.
- Işık karanlıkta parlar.
When white light shines through a prism, the light is separated into all its colors.
- Beyaz ışık prizmada parladığı zaman, ışık tüm renklerine ayrılır.
Please turn out the lights when you leave.
- Lütfen gittiğinizde ışıkları kapatınız.
A lightyear is the distance that light travels in one year.
- Işık yılı, ışığın bir yılda gittiği mesafedir.
ışık kirliliğini önleyin.
The average distance between stars within our galaxy is about 4 light years.
- Galaksimiz içindeki yıldızlar arasındaki ortalama mesafe yaklaşık 4 ışık yılıdır.
This star is five light years away.
- Bu yıldız beş ışık yılı uzaktadır.
The planet Sakura is 4.7 light-years away.
- Sakura gezegeni 4.7 ışık yılı uzaktadır.
The nearest star is about four and half light-years away from the earth.
- En yakın yıldız, dünyadan dört buçuk ışık yılı uzakta.
The square was illuminated by bright lights.
- Meydan parlak ışıklarla aydınlatıldı.
The bright light disturbed Markku.
- Parlak ışık Markku'yu rahatsız etti.
I will shed light on that incident.
- O olayda ışık tutacağım.
Can you shed light on this?
- Buna ışık tutabilir misin?
The pedestrians must cross only at the green light.
- Yayalar sadece yeşil ışıkta geçmelidirler.
Green light... Red light!
- Yeşil ışık ... Kırmızı ışık!
They usually drum their fingers at red lights.
- Onlar genellikle kırmızı ışıklarda parmaklarını şakırdatırlar.
Could you turn off the lights?
- Işıkları kapatır mısın?