You are speaking like a white supremacist.
- Siz bir beyaz üstünlükçü gibi konuşuyorsunuz.
This carpet is superior to that one in quality.
- Bu halı kalite olarak ondan üstündür.
These products are superior to theirs.
- Bu ürünler onlarınkinden daha üstün.
He believed in the supreme power of the law.
- Hukukun üstün gücüne inanıyordu.
ENERGY STAR is a U.S. Environmental Protection Agency (EPA) voluntary program that helps businesses and individuals save money and protect our climate through superior energy efficiency.
- ENERGY STAR, işletmelerin ve bireylerin tasarruf yapmasına ve üstün enerji verimliliği ile iklimimizi korumasına yardımcı olan bir ABD Çevre Koruma Ajansı gönüllü programıdır.
Everything on top of the table started rattling when the earthquake hit.
- Deprem vurduğunda masanın üstündeki her şey tıkırdamaya başladı.
ENERGY STAR is a U.S. Environmental Protection Agency (EPA) voluntary program that helps businesses and individuals save money and protect our climate through superior energy efficiency.
- ENERGY STAR, işletmelerin ve bireylerin tasarruf yapmasına ve üstün enerji verimliliği ile iklimimizi korumasına yardımcı olan bir ABD Çevre Koruma Ajansı gönüllü programıdır.
This cloth is superior to that.
- Bu kumaş ona göre daha üstün.
This boat is made with high grade aluminum and high strength iron.
- Bu tekne üstün kaliteli alüminyum ve yüksek güçlü demir ile yapılır.
The exosphere is the highest layer of the atmosphere. It extends from the top of the thermosphere up to 10,000 kilometers.
- Egzosfer atmosferin en üst tabakasıdır. 10.000 kilometreye kadar termosferin üstünden uzanır.
The woman is atop the table.
- Kadın masanın üstündedir.
Health is above wealth, for this does not give us so much happiness as that.
- Sağlık zenginliğin üstündedir, zira zenginlik bize sağlık kadar çok mutluluk vermiyor.
We are flying above the clouds.
- Biz bulutların üstünde uçuyoruz.
Kate spread the cloth over the table.
- Kate örtüyü masanın üstüne yaydı.
Look at the train going over the bridge.
- Köprünün üstünde giden trene bak.
Are you going to give me a glib answer, or are you going to think before you reply?
- Bana üstünkörü bir cevap mı vereceksin yoksa cevap vermeden düşünecek misin?