The price doesn't include consumption tax.
- Ücrete tüketim vergisi dahil değil.
The food at this restaurant is not good, the prices expensive, and the service lousy. In short, don't go to this restaurant.
- Bu restorandaki yemek iyi değil, ücretler pahalı ve servis berbat. Kısaca bu restorana gitme.
How much is the entrance fee?
- Giriş ücreti ne kadardır?
The lawyer's fee was very high.
- Avukatın ücreti çok yüksekti.
The union was modest in its wage demands.
- Sendika ücret taleplerinde mütevazı idi.
The union won a 5% wage increase.
- Sendika, % 5 oranında ücret artışı kazandı.
I got the ticket free of charge.
- Bileti ücretsiz aldım.
Do you charge for delivery?
- Teslimat için bir ücret alıyor musunuz?
How much does it cost to get in?
- Giriş ücreti ne kadar?
The biggest concern is cost.
- En büyük kaygı ücret.
Poor Japanese immigrants were willing to work for low pay.
- Fakir Japon göçmenler düşük ücretle çalışmaya istekliydiler.
Everyone, without any discrimination, has the right to equal pay for equal work.
- Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır.
He promised to pay us high wages.
- Bize yüksek ücret ödemeye söz verdi.
The policemen demanded higher wages.
- Polisler daha yüksek ücretler talep ettiler.
I have to pay high rates to the boarding.
- Pansiyona yüksek ücretler ödemek zorundayım.
Bus rates have stayed the same for two years.
- Otobüs ücretleri iki yıl aynı kaldı.
The fee includes the payment for professional services needed to complete the survey.
- Araştırmayı tamamlamak için gereken mesleki hizmetler ücrete dahildir.
We've hired Tom to paint our garage.
- Garajımızı boyaması için Tom'u ücretle tuttuk.
It wasn't my idea to hire him.
- Onu ücretle çalıştırmak benim fikrim değildi.
The professor who invented it has the right to reasonable remuneration from the university.
- Onu icat eden profesör, üniversiteden makul bir ücret hakkına sahip
I have no objection to paying a special fee if it is necessary.
- Gerekirse özel bir ücret ödeme konusunda herhangi bir itirazım yok.
If necessary, I have no objection to paying a special fee.
- Eğer gerekliyse, özel bir ücret ödemeye hiçbir itirazım olmaz.
I'm not the only one who doesn't have enough money to pay the membership fee.
- Üyelik ücretini ödemek için yeterli paraya sahip olmayan tek kişi ben değilim.
A higher minimum wage can raise earnings and reduce poverty.
- Daha yüksek asgari ücret, kazançları yükseltip yoksulluğu azaltabilir.
What's the minimum salary in Russia?
- Rusya'da asgari ücret ne kadar?
What's the minimum salary in Australia?
- Avustralya'da asgari ücret nedir?
A higher minimum wage can raise earnings and reduce poverty.
- Daha yüksek asgari ücret, kazançları yükseltip yoksulluğu azaltabilir.
Those who have not paid their dues are asked to see me at the end of class.
- Ücretlerini ödememiş olanların dersin sonunda beni görmeleri isteniyor.