The price doesn't include consumption tax.
- Ücrete tüketim vergisi dahil değil.
What's the price of this umbrella?
- Bu şemsiyenin ücreti nedir?
The net-cafes here cater to students; fees start at around a pound an hour.
- Buradaki net-kafeler öğrencilere yiyecek ve içecek sağlamaktadır; ücretler yaklaşık saati bir pounddan başlamaktadır.
There is no admission fee for children under five.
- 5 yaş altı çocuklar için giriş ücreti yoktur.
The union was modest in its wage demands.
- Sendika ücret taleplerinde mütevazı idi.
My monthly wage is 300,000 yen.
- Benim aylık ücret 300.000 yen.
I got the ticket free of charge.
- Bileti ücretsiz aldım.
Are the tip and service charge included?
- Bahşiş ve servis ücreti dahil mi?
The admission costs six euros but on Sundays it's free.
- Giriş ücreti 6 £ ama Pazar günleri ücretsiz.
The biggest concern is cost.
- En büyük kaygı ücret.
Poor Japanese immigrants were willing to work for low pay.
- Fakir Japon göçmenler düşük ücretle çalışmaya istekliydiler.
You need to pay extra for the batteries.
- Piller için ekstra ücret ödemeniz gerekir.
The manager advanced him two weeks' wages.
- Yönetici ona iki haftalık ücreti avans verdi.
The policemen demanded higher wages.
- Polisler daha yüksek ücretler talep ettiler.
Bus rates have stayed the same for two years.
- Otobüs ücretleri iki yıl aynı kaldı.
Show me a list of your rates, please.
- Bana ücretlerinin bir listesini göster, lütfen.
The fee includes the payment for professional services needed to complete the survey.
- Araştırmayı tamamlamak için gereken mesleki hizmetler ücrete dahildir.
We've hired Tom to paint our garage.
- Garajımızı boyaması için Tom'u ücretle tuttuk.
It wasn't my idea to hire him.
- Onu ücretle çalıştırmak benim fikrim değildi.
The professor who invented it has the right to reasonable remuneration from the university.
- Onu icat eden profesör, üniversiteden makul bir ücret hakkına sahip
If necessary, I have no objection to paying a special fee.
- Eğer gerekliyse, özel bir ücret ödemeye hiçbir itirazım olmaz.
I have no objection to paying a special fee if it is necessary.
- Gerekirse özel bir ücret ödeme konusunda herhangi bir itirazım yok.
I'm not the only one who doesn't have enough money to pay the membership fee.
- Üyelik ücretini ödemek için yeterli paraya sahip olmayan tek kişi ben değilim.
A higher minimum wage can raise earnings and reduce poverty.
- Daha yüksek asgari ücret, kazançları yükseltip yoksulluğu azaltabilir.
What's the minimum salary in Italy?
- İtalya'da asgari ücret nedir?
The workers pushed for a raise in salary.
- İşçiler ücret artışı istediler.
A higher minimum wage can raise earnings and reduce poverty.
- Daha yüksek asgari ücret, kazançları yükseltip yoksulluğu azaltabilir.
Those who have not paid their dues are asked to see me at the end of class.
- Ücretlerini ödememiş olanların dersin sonunda beni görmeleri isteniyor.