Tom başından beri sürpriz parti hakkında biliyordu.
- Tom wusste schon die ganze Zeit von der Überraschungsparty.
Sürprizleri sever misin?
- Magst du Überraschungen?
Tom hayretle etrafına bakındı.
- Tom glanced around in astonishment.
Bütün şehir hayrete düştü, belediye başkanı tutuklandı.
- To the astonishment of the whole city, the mayor was arrested.
O şaşkınlık içinde ona baktı.
- She stared at him in astonishment.
Tom şaşkınlıkla etrafına bakındı.
- Tom glanced around in astonishment.
Ne güzel bir sürpriz!
- What a nice surprise!
Seni burada görmek ne hoş sürpriz!
- What a pleasant surprise to see you here!
Mary şaşkınlıkla ona baktı.
- Mary stared back at him in surprise.
O, şaşkınlıkla bana baktı.
- He looked at me in surprise.
Ordumuz kırallığa baskın yaptı.
- Our army took the kingdom by surprise.
It's not much of a surprise, is it?
- Das ist keine große Überraschung, oder?
Jason was a taciturn individual, so it was always a real surprise when he said anything.
- Jason war ein wortkarges Individuum, daher war es immer eine echte Überraschung, wenn er etwas sagte.