I don't think Tom is particularly handsome.
- Tom'un özellikle yakışıklı olduğunu sanmıyorum.
Tom wasn't feeling particularly talkative.
- Tom özellikle konuşkan hissetmiyordu.
I have difficulty understanding abstract modern art, especially Mondrian.
- Soyut modern sanatı anlamada güçlük çekiyorum, özellikle Mondrian.
Dachshund sausages first became popular in New York, especially at baseball games.
- Dachshund sosisleri ilk olarak New York'ta popüler oldu, özellikle beyzbol oyunlarında.
I have nothing in particular to do tomorrow.
- Yarın özellikle yapacak bir şeyim yok.
I want to emphasize this point in particular.
- Ben özellikle bu konuyu vurgulamak istiyorum.
I, for one, don't like pictures like this.
- Ben özellikle bu tür resimleri sevmiyorum.
I'm particularly impressed that Tom could remember all of our names.
- Tom'un tüm isimlerimizi hatırlayabilmesinden özellikle etkilendim.
North Africans are more or less like Italians. We're all people who live around the Mediterranean Sea and we share many cultural traits.
- Kuzey Afrikalılar az çok İtalyanlar gibidirler. Hepimiz Akdeniz çevresinde yaşayan insanlarız ve birçok kültürel özellikleri paylaşırız.
This bookstore deals exclusively in old and rare books.
- Bu kitapçı özellikle eski ve nadir kitaplarla ilgileniyor.
She is reputable, rational and above all pretty.
- O, saygın rasyonel ve özellikle güzel.
We would like to eat. Could you serve us expressly? We need to be on our way before half past one.
- Yemek yemek istiyoruz. Özellikle bize hizmet eder misiniz? bir buçuktan önce yolda olmalıyız.
She had many awards, notably a Nobel Prize.
- Onun çok ödülü vardı, özellikle bir Nobel Ödülü.
Instead of giving Alex a nut each time he said something, she'd only give it when he specifically said nut.
- O, Alex'e her konuşmasında bir ceviz verme yerine, onu sadece özellikle ceviz dediğinde verecekti.
Specifically, I'm a university lecturer.
- Özellikle, ben bir üniversite okutmanıyım.