We have exclusive rights to Tom's invention.
- Tom'un buluşu için özel haklara sahibiz.
This bookstore deals exclusively in old and rare books.
- Bu kitapçı özellikle eski ve nadir kitaplarla ilgileniyor.
Instead of giving Alex a nut each time he said something, she'd only give it when he specifically said nut.
- O, Alex'e her konuşmasında bir ceviz verme yerine, onu sadece özellikle ceviz dediğinde verecekti.
I wish I could be more specific.
- Keşke daha özel olabilsem.
What's the restaurant's speciality?
- Restaurantın özel ürünü nedir?
Do you have any special reason why you want to go to America?
- Amerika'ya gitmek için özel bir nedenin var mı?
Tom has a personal bodyguard.
- Tom'un özel koruması var.
They asked me to leave because they were going to have a personal talk.
- Benden gitmemi istediler çünkü özel bir konuşma yapacaklardı.
I have difficulty understanding abstract modern art, especially Mondrian.
- Soyut modern sanatı anlamada güçlük çekiyorum, özellikle Mondrian.
We want Kylie Minogue to come to Turkey, especially Gaziantep.
- Kylie Minogue'nun Türkiye'ye, özellikle Gaziantep'e gelmesini istiyoruz.
I am pleased with this vivid portrait in particular.
- Ben özellikle bu canlı portreden memnunum.
Tom did it for no particular reason.
- Tom'un onu yapmak için özel bir nedeni yoktu.
My boss called me down for making private calls on the office phone.
- Patronum ofis telefonundan özel görüşme yaptığım için beni azarladı.
Hackers find new ways of infiltrating private or public networks.
- Hackerlar, özel ya da kamuya açık ağlara gizlice girmek için yeni yollar arıyorlar.
Please respect my privacy.
- Lütfen özel yaşamıma saygı gösterin.
The dedicated bike zone is most often at the rear of the train.
- Özel bisiklet bölgesi çoğunlukla trenin arkasındadır.
Tom is a very dedicated student.
- Tom çok özel bir öğrenci.
It's a very large property.
- Bu çok büyük bir özellik.
You are not allowed here. This is private property.
- Buraya giremezsin. Bu özel bir mülkiyet.
The Japanese language has many distinctive characteristics.
- Japon dilinin birçok ayırt edici özellikleri var.
Japan has many distinctive traits.
- Japonya'nın pek çok ayırt edici özellikleri vardır.
Each language has its peculiarities.
- Her dilin özellikleri vardır.
You handled that particular problem very well.
- O özel sorunun çok iyi üstesinden geldin.
Tom is a very dedicated student.
- Tom çok özel bir öğrenci.
The private colleges and universities of the United States are autonomous.
- ABD'nin özel kolejleri ve üniversiteleri özerktir.
Generosity is an important trait in today's selfish society.
- Cömertlik bugünün bencil toplumunda önemli bir özelliktir.
As my watch was slow, I missed the special express.
- Saatim geri kaldığı için özel ekspresi kaçırdım.
We would like to eat. Could you serve us expressly? We need to be on our way before half past one.
- Yemek yemek istiyoruz. Özellikle bize hizmet eder misiniz? bir buçuktan önce yolda olmalıyız.