I apologized, but even then she wouldn't speak to me.
- Özür diledim fakat o zaman bile benimle konuşmadı.
There is nothing to do but apologize.
- Özür dilemekten başka yapacak bir şey yok.
Tom smiled apologetically and left the room.
- Tom özür diler gibi gülümsedi ve odayı terk etti.
He was apologetic for being absent.
- O, gelmediği için özür diledi.