öyleyse

listen to the pronunciation of öyleyse
Турецкий язык - Английский Язык
then

I cannot believe you did not see him then. - Öyleyse onu görmediğine inanamam.

Oh yes, you're right. Well, it's the way you shop that's tight-fisted then. - Oh evet,haklısın.Pekala,bu senin ekonomik olan alışveriş şeklin öyleyse.

well

Well, then, if you want me to I'll do it. - Peki, öyleyse, yapmamı istiyorsan onu yaparım.

Oh yes, you're right. Well, it's the way you shop that's tight-fisted then. - Oh evet,haklısın.Pekala,bu senin ekonomik olan alışveriş şeklin öyleyse.

if so

If something is an apple, then it's either red or green, or possibly both. - Eğer bir şey bir elmaysa, öyleyse o ya kırmızıdır ya da yeşildir ya da muhtemelen her ikisi.

Beautiful women die young - or so the saying goes. If so then my wife is going to live a long life. - Güzel kadınlar genç ölür- ya da öylesine demişler. Eğer öyleyse benim karım uzun bir hayat yaşayacak.

in that case
well then
if so, then
well, then
öyle
so
öyle
{s} such

Such was the explosion that the roof was blown off. - Öyle bir patlamaydı ki çatı uçuruldu.

It was such a hot day that we went swimming. - Öylesine sıcak bir gündü ki yüzmeye gittik.

öyle
as such

If you are a student, behave as such. - Eğer bir öğrenci isen, öyle davran.

If you act like a child, you will be treated as such. - Bir çocuk gibi davranırsan öyle davranılırsın.

öyle
thusly
öyle
so that
öyle
accordingly

While I understand what you are saying, I cannot do accordingly. - Söylediklerini anlamama karşın, öyle yapamıyorum.

öyle
like that

Never have I heard anyone say a thing like that. - Herhangi birinin öyle bir şey söylediğini asla duymadım.

I would never say anything like that. - Ben asla öyle bir şey söylemezdim.

öyle
precisely

Tell me precisely why you think so. - Neden öyle düşündüğünü bana tam olarak söyle.

öyle
too

It's not such a big problem. You're worrying way too much. - O öyle büyük bir sorun değil. Oldukça fazla üzülüyorsun.

At your age, I would think so, too. - Senin yaşında ben de öyle düşünürdüm.

öyle
thus and so
öyle
arent
düşünüyorum öyleyse varım
I think therefore I am
Öyle
rather

I would rather die than do such an unfair thing. - Öylesine haksız bir şey yapmaktansa ölmeyi tercih ederim.

Our car is rather old, but so is theirs. - Arabamız oldukça eski ama onlarınki de öyle.

öyle
thus, thusly, so, in that manner
öyle
such ... as that/those, such, (something, someone) like that
öyle
such; so; that; like that
öyle
(Fiili Deyim ) as much
Турецкий язык - Турецкий язык
O hâlde
öyle
O denli, o kadar, o derece
öyle
O yolda, o biçimde, o tarzda
öyle
Onun gibi olan, ona benzer
öyle
İçinde "ne", "nasıl" gibi sorular bulunan cümlelerin sonuna geldiğinde, o cümlede anlatılan şeyin hoş karşılanmadığını veya ona şaşıldığını anlatır
öyle
Onun gibi olan, ona benzer: "Ben öyle bir şey demedim."- R. H. Karay. O yolda, o biçimde, o tarzda: "
öyle
yle tembel tembel salınışları, birdenbire öyle bir duruşları, arkalarına bir bakışları var ki, insanı çileden çıkarıyor."- Y. K. Karaosmanoğlu. O denli, o kadar, o derece: "Bugünlerde biraz üzüntü içindeysen de, kasavetlenmeyesin öyle."- O. C. Kaygılı. İçinde "ne", "nasıl" gibi sorular bulunan cümlelerin sonuna geldiğinde o cümlede anlatılan şeyin hoş karşılanmadığını veya ona şaşıldığını anlatır
öyleyse
Избранное